İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Ses, Siz Olun

Ses, Siz Olun

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana döndü güzel yurdumda… Çocukluğu memlekette geçenler tersine göç hayaliyle yaşıyorlar. Eskiden tarlaya gittikleri hayvan otlattıkları araziler şimdi orman.  Bir avuç insanın yaşadığı köylerin umut ışığı yıllar önce göç eden gençlik. Hayallerindeki keçi sürüleriyle birlikte bu olayı çözebileceklerine inanıyorlar Çalışanlar emekli olmayı, emekli olanlar çocuklarının evlenmesi, mürvet yüzü görenler torunlarını beklerken ömür son buluyor.

Orda bir köy var uzakta gitmesek de,  görmesek de o köy bizim köyümüzdür dedik, ilkokul sıralarından bugüne. Şarkıyı unuttuk çoğu zaman ama laylaylom nakaratı hep aklımızda kaldı. Gitmemize gerek yok nasıl olsa bizim algısına kapıldık.  Gelin kaynana çekişmeleri,  etrafın çepeçevre olan kıskançlıkları, gidip de gezememek elimizi eteğimizi çekmek için hafife alınmayacak sebeplerdi. Ne olursa olsun sol köşemizde, burnumuzun direğini sızlatan bir özlem hep vardı ve hep olacak.

Evin önüne gelen ormanlar, çocuklukta gidilen yolları kapattı. Bir kapı kapanmadan başka kapı açılmazmış. Bu işin güzel taraflarından biri de piknik alanlarının kapının önüne gelmesi. Termos almaya bile gerek yok mutfaktan çıkıp 10 adım ilerlemek yeterli.

Peki, herkes evinin önünde piknik yaparken Amazon ormanlarına dönen bölgemizdeki yangınları kim çıkarıyor?

Doğayı öldürmeye yemin etmiş insanlığı ölmüş kişiler hangi ağacın ya da kayanın altında saklanıyor. Kara kedi dağa kaçıyor orman yanıyor bitiyor kül oluyor ağaçların yandığına üzülmeyenler kaç canlının yaşam alanına müdahale ettiklerini düşünmüyorlar. Orman yangınlarıyla sayısız ocak söndürüyorlar

Yangın söndürme araçlarının ulaşım problemi yaşamasına mı,  rüzgârın etkisiyle bilmem kaç bin hektar ormanın yanmasına mı üzülmeli? Başlamadan önlem almak mümkün değil mi acaba? Derken, bazılarının aklına Hidro Elektrik Santral kurmak geliyor.  Orman yangınları engellenebilir delme çatma kurulan merdiven altı diye tabir ettiğimiz Hidro Elektrik Santrallerle çoraklaşan bir memleket olursa, yangın çıkartılacak alanda kalmaz

HES’lerin düşüncede mantıklı uygulamada fiyasko olduğu apaçık ortada. Suyun boşa gitmemesi için bir bölgede toplanıp, canı alınan kanallara belirlenen ölçüde can suyu vermek… Öldürüp diriltmek ne zamandır insanın elinde?

Bu sıcak yaz günlerinde, mübarek ramazan ayının gelmesiyle birlikte en sık gördüğümüz ve en fazla özlemini duyduğumuz ihtiyaç, su. Sudan ucuz insan hayatı. Sudan sebeplerle yaşam kalitemizle oynanıyor. Sözde %75 damacana su firması tehlike taşırken bir anda 6 firmanın deşifre edilmesi biraz garip geldi doğrusu.

İnsanda suya benziyor bazen felaket, bazen de şifa kaynağı

Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez… Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil! Sen bir su ol… Ama rahmet ol; Afet değil! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; Sana “felaket” denmesin.

Sessiz kalmakta, ses olmakta sizin elinizde…

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!