İstamonu Yazarlar

KHK MAĞDURLARI İÇİN IŞIK GÖRÜNDÜ!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (UN-ILO) 24 Mart 2021 tarihli kararıyla kabul edilen raporda; Türkiye Cumhuriyeti’nin, “Hizmet İlişkisine Son Verilmesi Sözleşmesine” (158 no.lu ILO Sözleşmesi) riayet etmediği ve hukuk düzenine aykırı hareket ettiği hükmüne varılmıştır. Bu karar idari ve adli makamları bağlayıcıdır, zira uluslararası antlaşmalar eğer anayasanın üstünde değerlendirilmeyecekse, en azından, kuşkusuz, anayasal düzenin vazgeçilmez bir parçasıdır.

24 Mart 2021 Tarihli ILO Kararı Ve Türk Devletini Bağlayıcılığı:

Şöyle ki; hizmet akdinin işveren (devlet) tarafından keyfi olarak sonlandırılmasını önleyen ve hizmet akdini güvence altına alan 158 No’lu ILO sözleşmesi, uluslararası bir metin olarak 1982 yılında kabul edilmiştir. Anayasanın 90. maddesinin son fıkrası mucibince, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz” denilmektedir. Uluslararası ilişkilerde sürekliliği sağlama amacı gözeterek getirilen “Antlaşmaların yargı denetimi dışında tutulmasına” ilişkin bu kuralla anayasal denetimin dışında tutulmak istenen, “Yöntemince yürürlüğe konulmuş olan uluslararası antlaşmalardır.” Türkiye 158 No’lu sözleşmeyi usulüne uygun olarak 1994 yılında onaylayarak nizaya imkan tanımayacak biçimde kabul etmiştir. Devlet memurları akitleri de bu kapsamdadır.

Sözleşmeyi onaylayan her ILO üyesi devlet, hakların etkin kullanımı için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Zira sözleşme; devletin (kamu organlarının), sözleşmede yer alan hakları sınırlayacak ve uygulanmasını engelleyecek nitelikte hükümler koymaktan ve uygulamalarda bulunmaktan titizlikle kaçınması gerektiğini belirtmektedir.

24 Mart 2021 Tarihli ILO-Türkiye Kararına Esas Sözleşme Maddeleri:

-Sözleşme; tüm ekonomik faaliyet alanlarını ve hizmet ilişkisi ile çalışan herkesi kapsamaktadır (Kamu-Özel-STK) ve istisnalar arasında devlet memurları yer almamaktadır (madde 2).

– Hizmet ilişkisine son verme (hukuki, somut, uluslararası kabul görmüş) haklı nedene dayanmalıdır. (madde 4) Geçerli bir son verme nedeni olmadıkça hizmet ilişkisine son verilemez ve sendika üyeliği ve faaliyeti, ırk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile sorumlulukları, hamilelik, din, siyasi görüş, etnik veya sosyal köken haklı bir neden kabul edilemez (madde 5).

– İşveren (devlet), hakkındaki iddialara karşı savunma fırsatı tanımadan bir işçinin hizmet ilişkisini o işçinin tutumu ve verimi ile ilgili nedenlerle sona erdiremez (madde 7).

Hizmet ilişkisine haksız olarak son verildiği kanısında olan bir (memur) işçi mahkeme, hakem kurulu veya hakem gibi tarafsız (ve bağımsız) bir merci önünde itirazda bulunma hakkına (etkili bir başvuru yolu) sahiptir (madde 8).

– İşveren (devlet) haklı nedeni ispatla yükümlüdür (ispat yükü memura bırakılamaz) (madde 8).

– İşveren (devlet) kıdem tazminatı veya işten ayrılma nedeniyle doğan başka hakları karşılamak zorundadır (madde 12).

Başvurucunun İddiaları:

Bir sendika tarafından 158 No’lu Sözleşmeye ilişkin yapılan başvuruda konuya ilişkin; “Darbe teşebbüsünü takiben üyesi olan binlerce işçinin 158 No’lu Sözleşmenin 4, 5, 7, 8 ve 12. maddelerine aykırı olarak işten atıldığını, politik veya dini nedenlerle muhalif olarak algılanan bu mağdurların tazminat ve itiraz hakkı olmaksızın işten atıldığını, KHK’lar ile memurların da aynı akıbeti paylaştığı”,

Ayrıca “İşten çıkartılan (memur) ve işçilerin kara listeye alındığını, nefret söylemine ve “sivil ölüme” maruz kaldığını, kişinin herhangi bir soruşturma yürütülmeksizin ve haklarındaki iddialardan haberdar edilmeksizin işlerinden çıkarıldığı” ileri sürülmüştür.

Türk Hükümetinin Savunması:

Türk Hükümeti, ILO’ya sunduğu savunmada; “Hükümetin olağanüstü halde KHK çıkarma yetkisine sahip olduğunu, 667 sayılı KHK ile FETÖ/PDY ile ilişkili, iltisaklı ve irtibatlı kabul edilen ve milli güvenliğe karşı tehdit oluşturan kurumların kapatıldığını, (memur ve işçilerin iş akitlerinin sonlandırıldığını) bu kurumların ve (iş görenlerin) darbeyi desteklemek suretiyle kuruluş amaçlarına ve ulusal mevzuata aykırı davrandıklarını, (mağdurların) OHAL Komisyonuna ve OHAL Komisyon kararlarına karşı da AYM ve AİHM dâhil tüm yargı yollarının açık olduğunu” ifade etmektedir.

Türk Hükümetinin Savunmasının Geçersizlik Sebepleri:

A) Komitenin 87 No’lu Sözleşmeye (Sendikalara) İlişkin Değerlendirmesi bu yazının kapsamı dışında tutulmuştur. Ancak burada belirtilen “Türk Hükümetinin Savunmasının Geçersizlik Sebepleri”nin bir kısmını bütüncüllük açısından belirtmek gerekir:

Komite, geç kurulsa bile OHAL Komisyonu yerel bir başvuru yolu olarak görmüştür. Ancak Türk Hükümetinin bu yolun etkinliğini ispatlama konusunda yetersiz kaldığı vurgulamıştır.

Komite, bir sendikanın idari yolla kapatılmasının, açık bir şekilde 87 No’lu sözleşmenin 4. maddesinin ihlali olduğunun altını çizmiştir:

* Savunma hakları ihlal edilmiştir.

* Yargısal kapatma nedeniyle yargı yetkisi gasp edilmiştir.

* Sendikal haklara aşırı ve hukuksuz müdahale edilmiştir.

* KHK mağdurlarının etkili çözüm yolu hak ihlali yapılmıştır.

* Devlet icraatını haklı gösterecek herhangi bir açıklama getirememiştir.

* Ayrıca işçilerin 87 No’lu Sözleşmenin 2. maddesi tarafından teminat altına alınan bir organizasyona katılma hakkını kullandıkları için cezalandırıldıkları vurgulamıştır.

* Komite ayrıca başvurucu konfederasyon ve diğer bazı sendikaların başkanlarının tutuklu olmasına dikkat çekerek, bu kişilerin sendikal faaliyetler nedeniyle tutuklanmasını 87 No’lu Sözleşme kapsamındaki örgütlenme özgürlüğü ilkesine aykırı bulmuştur.

– ILO yargı makamlarınca (takipsizlik ve beraat) verilen bu sendikaların malvarlıklarının geri verilmesi ve faaliyet göstermelerine imkan tanınması gerektiğini salık vermektedir.

– Komite tarafından tavsiye edilen diğer hususlar ise, sendika üyelikleri nedeniyle işlerini kaybeden işçilerin her birine ilişkin olarak, bu kişilerin işten çıkarılmalarını haklı gösterecek yeterli delil olup olmadığının tam, bağımsız ve tarafsız olarak incelenmesi, eğer yeterli delil yoksa, kişilerin eski görevlerine iade edilmesi, bunun mümkün olmaması halinde uygun tazminat ve düzeltici önlemlerin alınması, bu kişilerin haklarının iade edilmesi gerektiği hususlarıdır.

B) Komitenin AİHM (Pişkin v. Türkiye) kararına atfen 158 No’lu Sözleşme Değerlendirmesi

Komite 158 No’lu Sözleşmeye ilişkin AİHM atıflı değerlendirmesinde varılan hükümler şunlardır:

– 667 sayılı KHK ile şahsa özgü bir gerekçe sunulmaksızın kamu görevlileri işten çıkarılabilmektedir. – Kişi işten çıkarılma nedenini bilmemektedir.

– Bu husus etkin bir yargı denetimiyle de dengelenmemektedir. Yerel mahkeme:

* Başvurucunun itirazına ilişkin gerçek ve ciddi bir inceleme yapmamaktadır.

* Başvurucunun sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin gerçek nedenler belirlenmemektedir.

* İşten çıkarmaya ilişkin inceleme yetersiz kalmaktadır.

– İşten çıkarma “olağanüstü halin özel koşulları tarafından gerekli kılınmamaktadır”.

*“Kanuni prosedürlere uymama” ve “başvurucunun adil yargılanma hakkına riayet etmeme” olağanüstü hal ilanıyla haklı kılınamaz.

* 158 Nolu Sözleşmede öngörülen usuli güvenceler olağanüstü hal durumunda dahi uygulanmalıdır.

– Olağanüstü hal durumunda dahi çalışanların herhangi bir ön inceleme olmaksızın, haklarındaki suçlamalardan haberdar edilmeksizin ve savunma sunma şansı olmaksızın işten atılmaları 158 No’lu sözleşmeye açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

– Komite yaptığı incelemede OHAL Komisyonunun 2019 raporundan alıntı yaparak, kişinin FETÖ/PDY örgütüyle ilişkisi, irtibatı veya iltisakının kanıtı olarak yasal eylemlerin tespitinin yeterli bulunamayacağına hükmetmiştir.

– Ayrıca başvurucudan alınan bilginin niteliği veya içeriğine yer verilmemesi ya da başvurucuya beyan veya tanık beyanı dahil bilgi veya delil sunma fırsatı verilmemesi, savunma ve adil yargılanma haklarının ihlalidir.

– Komitenin de vurguladığı üzere, 158 No’lu Sözleşmenin 5. maddesi kapsamında sendika üyeliği veya sendikal faaliyetlere katılma istihdam sözleşmesini sonlandırma için bir neden olarak gösterilemez. Her ne kadar hükümet işten çıkarmaların sendikal nedenlerle değil, terör örgütüyle ilişki nedeniyle olduğunu iddia etse de komite hukukun üstünlüğü ilkesi gereği olgular ve hukuki konulara ilişkin tam bir inceleme yapılmasına ve ihlalin devamının önlenmesine imkan tanıyan etkili bir başvuru yolunun varlığını aramaktadır.

– OHAL Komisyonunun etkili başvuru niteliği taşımamaktadır.

– İspat yükü devlette olmasına rağmen işçiye yüklenmektedir.

– Yine de savunma imkanları kısıtlanmaktadır.

– 158 No’lu Sözleşme gereği haklı ve geçerli akit fesih nedeninin varlığının işveren (devlet) tarafından ispatlanması gerektiği hatırlatılmaktadır.

– Bu hususlar ışığında komite, hükümete işten çıkartılan işçilere davalarını savunmaları için tam ve adil fırsat verme, işten çıkarmalara ilişkin savunmalarında bilgi ve delil sunma imkanı tanıma ve her bir başvuruda kanuni prosedüre uygun davranma tavsiyesinde bulunmaktadır.

1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu Sonrası Hakların İadesi:

15 Temmuz darbe girişimi olaylarının bir benzeri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu kapsamında kamuda çalışan binlerce kişinin işine son verilmesinde görülür. ILO o dönemde yaşanan toplu ihraçlara karşı 1989 yılı Genel Kurulunda konuyu incelemeye almış ve Türk Hükümetinin kamu çalışanlarına politik düşünceleri nedeniyle uyguladığı ayrımcılığa son verme çağrısı yapması istenmiştir. İltisak ve irtibat benzeri soyut suçlamalara karşı Finlandiya, Danimarka, Norveç ve İsveç İşçi Konfederasyonları temsilcisi N. Dahl; “üniversite öğretim üyesi, okutman, öğretmen, devlet memuru, kamu çalışanı işçi olmak üzere yaklaşık 8 bin 500 kişinin 1402 sayılı kanun kapsamında işten atıldığını, bu kişilerin istenmeyen kişi olarak yaşamları boyunca kamu sektöründe ve kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışamayacaklarını, bu tasarrufların kaynağının yargı değil, idari tasarruf olduğunu, Parlamentoya sunulan güvenlik soruşturması yasasının kişilerin siyasal inanç ve düşüncelerinin değerlendirildiği bir yöntemi benimsediğini, ILO Anayasasına bağlı ve 111 sayılı ILO Sözleşmesini onaylayan hiçbir ILO üyesi devlette böyle bir soruşturma yönteminin kabul edilemeyeceğini” belirtmiştir.

İşçi grubu başkanı J. Houthuys ise: “grubunun işinden atılan ve kamu sektöründe çalışmaları sonsuza kadar yasaklanan binlerce çalışanın adil bir yargılama sonucu işlerine tazminat da ödenerek iadesini talep ettiklerini, Uzmanlar Komitesinin müteaddit taleplerine karşın Hükümetin bu tarihe kadar hiçbir yargı kararı ibraz etmediğini hatırlatarak, 111 No’lu Sözleşmeyi uygulamadığı için Hükümeti esefle kınamıştır. 1989 yılı Genel Kurulu’na kadar ILO nezdinde yaşanan süreç ulusal yargı mekanizmalarında da karşılık bulmuş ve bilinen Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararıyla 1402’liklerin hakları yargı kararıyla iade edilmiştir.

SONUÇ:

87 ve 158 No’lu sözleşmelere yönelik Türkiye raporunun kabul edildiği kararda ILO beş yıllık uygulama sonucu, OHAL Komisyonu ve yargının etkili bir hukuk yolu olmadığını görerek “Hükümet (KHK mağdurları için) tam, bağımsız ve tarafsız bir gözden geçirmede bulunmalıdır” hükmüne varmaktadır.

Bu süreçte KHK mağdurlarının savunma hakları ihlal edilmiş, yargı yetkisi idarece gasp edilmiştir. Adil yargılanma hakkı tüm yönleriyle ihlal edilmiştir. Devlet icraatını haklı gösterecek herhangi bir açıklama getirememiştir. İspat yükümlülüğü ihlal edilmiştir. KHK’lılar yasal faaliyetler nedeniyle cezalandırılmıştır. Haklı ve geçerli bir sözleşme fesih nedeni ortaya konmamıştır. Kara listeye alma, kıdem tazminatı ödememe, sağlık, işsizlik ve emeklilik sistemleri kapsamındaki haklarından yoksun bırakma gibi ihlaller kabul edilemez. Örgütlenme özgürlüğü ilkesi çiğnenmiştir. ILO yargı makamlarınca yeterli delil olmadığından (takipsizlik ve beraat alan) kişilerin eski görevlerine iade edilmesini, bunun mümkün olmaması halinde uygun tazminat ve düzeltici önlemlerin alınmasını, bu kişilerin (tüm) haklarının iade edilmesini zorunlu görmektedir.

KHK mağdurları için ışık görünmüştür. Tıpkı 1989 yılında işlerine dönen 1402’liklerde olduğu gibi…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!