Devlet ve medeniyetler büyük olduklarını daha çok zor zamanlarında gösterirler. Önemli düşünce ve aksiyon adamları hep o bunalımlı günlerde tarihi dönemeçlerden geçerken yıldızları parlar kendini gösterirler.
Aslında o bunalım günleri geleceğin tebessüm goncalarının açacağı bir fideliğe benzer.
Dünya klasikleri olarak hüsnü kabul görmüş o dev eserler ö günlerin mahsülü değil mi?
Tarihi büyük açılımlar o günlerde arz-ı endam etmedi mi?
Dörtyüz çadırdan ibaret Osmanlı kayı aşireti zirvelere o günlerde çıkmaya başlamadı mı?
Aşk sultanı Mevlana Mesnevisi başta olmak üzere pek çok eserini Moğol fırtınasının estiği o günlerde kaleme almadı mı?
İstiklal Marşı türkün ateşle imtihan olduğu hicran dolu o günlerde M. Akif’e ilham olmadı mı?
***
O inanan ve inanan değerler için yaşayan bir insandı.
Hayatına ait pek çok kareler bunun pek çok örnekleriyle dolu.
İşte o felaket günlerinde meclis’te mebus olmasına rağmen üzerine giyecek paltosu olmadığı için arkadaşından aldığı “emanet palto” ile Ankara’nın soğuğunda dolaşıyordu.
Kendisi ihtiyaç sahibi olduğu halde milli marş için kendisine verilecek ücretin tek kuruşunu dahi talip olmadı.
En yakınlarından dostu Hasan Basri Beyin “Hiç olmasa bu paranın bir kısmını alsaydın da ihtiyaçlarını giderseydin” sözünü duyunca o emanet paltoyu da giymez olur.
Bu nasıl derinlik nasıl hassasiyettir bilinmez.
Öyle bir hayatın arkasından “Safahat” gibi Türk edebiyatının yüzakı bir eser ortaya çıkacaktır. Akif, altı asır yaşamış bir imparatorluğun yıkılışına şahit olmuş ama ümidini inancın asla kaybetmemişti. O günlerde yalnız değildi. Onların çile, aşk ve heyecanları üzerine bir tarih yazıldı, düşmanların oyunları bozuldu.
O milli mücadele davasında hep bir nefer gibi görmüştür kendisini. Bunu yaparken de hiçbir karşılık beklememiştir. Günümüzde ağızlarda dolaşan ‘Bu ülke seninle gurur duyuyor’ sözünü tam anlamıyla hak eden bir insandı.
Milletlerin hayatında yaşadığı felaket günleri aynı zamanda altın fırsatların da sunulduğu zaman dilimleri olmuştur. Yeter ki o günleri iyi değerlendirip istifade edelim.