İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. BİLİMİN BİLEMEDİKLERİ

BİLİMİN BİLEMEDİKLERİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Bu sabah okuduğum haberlerin içerisinden bir enstantene:
“Bu sabah CERN’de yapılan üç eş zamanlı konferansta Tanrı Parçacığı’nı bulmak için yapılan en son deneyle ilgili tüm dünya ajanslarının “Breaking News” olarak duyurduğu önemli açıklamalar yapıldı.

Buna göre Tanrı Parçacığı olarak kabul edilen ve evrenin oluşumu hakkındaki en önemli bilgileri sakladığına inanılan “Higgs  Bozonu” parçacığının varlığı 5-Sigma (fizikte % 99.99997 doğruluk eviyesi) ile kanıtlanmak üzere..

Higgs Bozonu üzerinde birbirinden bağımsız 2 ekip ATLAS ve CMS dedektörleri ve farklı yöntemlerle çalışmaktaydı ancak iki ekibin de elde ettiği farklı sonuçlar, birbirleriyle nerdeyse %100 uyumlu ve doğruluk olasılığı 5-Sigma seviyesinde..

Bilim insanlarının Higgs parçacığını bulduk diyememelerinin en çarpıcı nedeni ise “Belirsizlik Kuramı”dır.. Çünkü parçacığın var olduğuna dair iz ve hareketler gözlemledikleri sürece var ve parçacık her seferinde fotona dönüşüyor, bu da en çarpıcı ikinci tespit.

Netice olarak, bugünkü CERN açıklamasından çıkan sonuçları özetlersek:

1 : “Higgs Bozonu” denilen parçacık var ve varlığına dair deneylerin doğruluk seviyesi 5-Sigma (fizikte % 99.99997 doğruluk eviyesi)
2 : Bilim insanları Higgs’i bulduklarını açıkça söyleyemiyor.. Belirsizlik kuramıyla karşılaştıkları için.. Yani Heisenberg’in belirsizlik kuramı bir kez daha teyidlendi..
3 : Deneyler esnasında temel parçacığın fotona (ışık-elektrik-enerji dalgası) dönüştüğü gözlemlendi – Yani evrenin temel maddesi aslında enerji olduğu söylenebilir.”
CERN, Fransa-İsviçre sınırı üzerinde, yerin 100 metre altında kurulu büyük bir araştırma merkezir. Bu merkez 27 km uzunluğunda LHC (Large Hadron Collider – Büyük Hadron Çarpıştırıcısı) ile parçacık deneylerini gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
Tabii en büyük amacı evrenin oluşumunu insan eliyle yapabilmek!
İnanan insanlar için ezelden beri varolan dünyanın Kudret-i İlahinin bir mucizesi olduğu.
Bilimsel açıklama illa ki elle tutulacak, gözle görülecek bir gerçeklik arar. Neredeyse yüz yıldır.
Bilim adamı Georges Lemaitre (Jorj Lometr) 1927 yılında “Büyük Patlama Teorisi”ni ortaya koyarak evrenin bir başlangıcı olduğunu ve sürekli genişlediğini öne sürer.. Ünlü astronom Edwin Hubble (Edvm Habll) da 1929 Yılında gök adalarının birbirinden uzaklaştığını gözlemleyerek evrenin devamlı genişlemekte olduğu hipotezini destekler.
Yakında bilim insanı evrenin oluşumuna dair bir gerçekli bulabilecek mi bilinmez.
Bilindiğinde hangi bilinmezlikle ya da bilinirlikle gözlerini açacak bir sabah o da bilinmez ama yüreklerde büyük patlamayı yakalayamamış insanlar için bilim kuru gürültüden ibaret.
O gürültüde boğulmaktan ibaret.
Anlayış ve araştırmaya sonuna kadar evet ama yol nereye götürecek, hangi kapılardaki kilitler çözülecek ve yıkılacak bu sorulara bilinmezlikleri de düşünmek gerekiyor bence.
Asıl patlama evrenin yaradılışından ziyade bir hücrenin yaradılışını anlamakla başlasaydı, dünyanın merkezinde insan olduğu, asıl keşfedilmesi gerekenin de insan olduğu anlaşılması daha büyük mesafeler aldırırdı diye düşünüyor insan.
Bekleyelim ve görelim.
CERN bize neyi öğretecek?
Selam ile.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!