Asırlar geçmiş olmasına rağmen bugün dahi büyük bir ihtişamla duran camii, medrese, han, hamam, kervansaray, darüşşifa, imarethane, kütüphane, çeşme, sebil, bedesten v.b. sayılamayacak kadar çok vakıf eseri Bağdat’tan, Bosna’ya Kırım’dan Budapeşte’ye Kastamonu’dan Amasya’ya kadar vatan coğrafyasının her yanında insanlığın istifadesine sunmuşlardır.
Ülkemizin her köşesini süsleyen, milletimizin ruhunun ilhamlarını dökerek yaptırdığı bu kıymetli eserler günümüze kadar yapıldıkları şekilleriyle gelememişlerdir. Tabii afetler, zamanın yıpratıcı tesirleri, ilgisizlik, haramzâdelerin bu eserlerden gözünü bir türlü çekmemeleri gibi sebeplerle bir kısmı tahrip olmuş bir kısmı da son soluklarını alıp vermektedir.
Bu müesseselerden insanların din, dil, ırk ve mezhep farkı gözetmeden yararlanmaları vakfiyelerle tespit ve tescil edilmiştir.
Vakıf eserlerinin tescillerinin yapılıp, envanterlerinin çıkarılması, yurt içinde ve dışında onarım faaliyetlerinin en kısa sürede bitirilip amacına uygun kullanılması, ecdat yadigârı bu eserlere karşı vefa borcumuzdur. Ayrıca bu ülkenin tapu kayıtları olduğu unutulmamalıdır.
Vakıflar Genel Müdürlüğümüz başta olmak üzere, valiliklerimiz, belediyelerimiz kamu ve özel kuruluşlarımız vakıf eserlerine sahip çıkmakta aslına uygun restore etmeye çalışmaktadırlar. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün çalışmaları boynu bükmüş mahzun bekleyen pek çok eser için bir diriliş muştusu olmuştur.
Son yıllarda önemli çalışmaların yapıldığı aşikârdır. Ancak yılların birikimi ihmal ve vurdumduymazlığı telafi etmemiz için daha çok çaba göstermemiz gerekmektedir.
İnsanımızın da vakıf düşüncesinden nasibini alması vakıf bilinci olması en az o eserlerin yeniden hayata döndürülmesi kadar önemlidir. Özellikle de gençliğimizin bu konuda eğitimi çok büyük önem taşımaktadır.
Neticede bu eserleri koruyacak ve gelecek asırlara taşıyacak onlardır. Dünya milletleri içersinde vakıf eserlerine sahip çıkanlar sıralamasında yerimizin değişmesi en büyük temennimizdir. Vakıf eserlerimizin çoktan bunu hak ettiğine hep birlikte inanmalı ve elimizi taşın altına koymaktan geri kalmamalıyız.