Azgelişmiş ülkelerin insanlarının önüne ekmek yerine seçim sandığı sürülmesi pek bir işe yarar. Açtır, işsizdir, borçludur, hastadır ama bunların hiç birini düşünmez zavallım. Kimin kazanacağı, onun tütmeyen bacasının önüne geçer. Sanır ki zavallım, oradan bir bardak yağ çıkacak kendisine… Kimi evlerde kimi reisler oy verme talimleri yaparlar, yaptırırlar. Sanki seçimden sonra evine cümbür cemaat teşekkür etmeye gelinecekmiş gibi.
Safım benim! Oyunu gizli kullanmıyormusun? Kazanan kazandıktan sonra yüzüne bakılacağını mı sanıyorsun? Şimdiden geçmiş ola!
Ama yine de birkaç kalemde seçim sonuçlarını tahmin edelim dedik.
1. Seçimi parası olanlar kazanır. Ya da para ile oynamada usta olanlar. Hele de bunlar bir çakal sürüsü haline gelmişler ve ideolojiydi, partinin felsefesiydi, emekti gibi değerlere çoktaan para uğruna sırt çevirmişlerse, bal gibi kazanırlar. Ama onlara aldanıp oy verenler, onların“sen ben bizim oğlan” ilişkilerini göremedikleri için kaybederler.
2. Seçimi, aklın dışında matematiğe bağlayıp dayatanlar kazanır. Yok, benim akraba oyum şu kadar(akrabalarını keklik sayarak), yok benim sağcılardan da, solculardan da ( sağcıları ve solcuları aptal yerine koyarak),Kürtler ’den de, Türker’den de(etnik kimlikleri kekleyerek), Sünnilerden de Alevilerden de, Musevilerden de, Hıristiyanlardan da ( bütün inançlı kesimleri koyun yerine görerek)oyum var diyen tabansızlar kazanır. Ama onların ilkesizliğine oy verecek olanlar ömür boyu, soycak, sülalecek kaybederler.
3. Seçimi, kendi küçük çıkarları için alet eden küçük kafalı ama büyük(!) insanlar, çevrelerindeki yağcılarla el ele verip kazanırlar. Çünkü hepsi Kâbe olarak ya dolarda ya da euroda anlaşmışlardır. Hele de önceden yattıkları sıcak bir soygun kümesi varsa; dini de Allah’ı da, milleti de, milliyeti de, insanı da, insafı da, emeği de satarlar. Kulp bulmak için üstlerine kimse gelemez. Seni gurbetçi diye, mesleğin bu diye, saçın kel, gözlük numaran ileri diye dışlarlar ama senin üç kuruşun için takla atarlar. Senin üç kuruşunu iç ettikten sonra da arkandan kahkah gülerler. Ne parti kalır, ne sağcılık, ne solculuk. Kala kala onların gece keyiflerinde senin enayiliğin kalır. Onlar, ilkesizce seçim kazanırlar ama sen, o küçük insanların hırıltılarında onurunu kaybedersin.
4. Yalancılar, dolancılar, ikiyüzlüler; eski rakipler, yeni ortaklar; alacaklar, borçlar; kısaca aklın ve erdemin yer almadığı tüm ilişkiler her türlü yüzsüzlüğü birleştirir seçim kazanırlar. Ama sen, onların bir gün akla ve emeğe ihanet ettiklerinden utanacaklarını bekleyerek zaman kaybedersin. Keşke yalnızca zaman kaybetmiş olsan, midenin ve damak tadının erdemini de kaybedersin.
5. Seçimi, yeniye tahammülü olmayan, yeniden ve farklı olandan korkan, beceriksizliklerinden beslenen, birbirine gebe olup kimseciklere diyemeyen, toplumun tüm geleceğini kendi geleceği sanan ve bütün ufukları, emeksiz cüzdanları olanlar kazanır.Ama zavallı sen ! Hala “insan bulurum “ diye debelenen zavallı (!)sen, kaybedersin.
6. Akılla hiç işi olmayan ve cehaletin sırtından beslenenler seçimi kazanır. Bak, gör ki ertesi günü seni aşağılarlar. Çünkü birileri böyle beslenip, büyümüşlerdir. Bu yüzden sen kaybederken onların kılı bile kıpırdamaz. Yeter ki cüzdanlar sağlam olsun. Vicdanları boş ver…
Yani seçimi kimin kazanacağını sizin ve bizim oylarımız belirleyecek. Ne kadar siyasal bilincimiz var, geçmişimize bakarak anlayabiliriz. Şimdiden hayırlı olsun… Ama adaylarınızın nereden geldiklerine bakarsanız nereye gideceklerini de görürsünüz. Şöyle bir vicdan ve cüzdan karşılaştırması gibi yani… Öhö, öhö…