Geçtiğimiz haftalarda bir kitap çıktı piyasaya…
Atlantis yayınlarından…
“Suriye’den Kırk Damla Kan…”
Kitapta Suriye’deki vahşetin, katliamın, zulmün, acımasızlığın…
Kitapta Suriye’deki acının, hüznün, çaresizliğin, sahipsizliğin…
Kitapta Suriye’de toprağa verilen insanlığın…
Yüreklerden kaleme aktığı 40 mektup var!
40 yüreğin Suriye’ye döktüğü söz yaşları var!
Kırklar Kulübü’nün Suriye için titreyen elleri, buğulanan gözleri, dağlanan yürekleri var…
***
Ve kitapta, Suriye bağlamında dünya insanlığının durumunu eşref-i mahlukat ile esfel-i safilin arasındaki çizgi de; mazlumun tarafını seçen kırk kalem içinde bir de Kastamonu kimliği var!
Suriye’den Kırk Damla Kan adlı kitapta,
Kastamonumuzun genç yazarlarından Hatice Kübra Taban kardeşimin de “Kaybeden Suriye” başlıklı mektubu, daha doğrusu yüreğinden kaleme akan vicdanı, hassasiyeti, sahiplenişi var…
Kübra kardeşimi yürekten tebrik ediyorum…
Öncelikle hassasiyeti ve bütün dünyanın üç maymunu oynadığı bir zulme sessiz kalmadığı için…
Ardından Kastamonu kimliğini böylesine anlamlı bir eserde en güzel şekilde temsil ettiği için…
***
Kastamonu…
Her türlü desteksizliğe(!), sahipsizliğe (!), vurdumduymazlığa (!) rağmen bünyesinden hala eli kalem tutanlar, yazarlar, çizerler çıkarıyor ya…
Helal olsun!
***
Eğer zahmet olmazsa;
Kendi memleketimizin genç hem de oldukça genç bir kaleminin bulunduğu “Suriye’den Kırk Damla Kan” kitabını evimizin kitaplığına dahil eder miyiz?
***
Ve ülkemin kahraman ağaç sevdalılarına bir üzücü haberim olacak!
Mısır’da 529 ağaç kesiliyor!
Gezi Parkı’nda 20 ağaç için sokakları savaş alanına çevirecek kadar yeşile sevdalı olan kahramanlarımızı Mısır’daki 529 ağacı kurtarmaya davet ediyorum!
Malum, darağacı yapmak için ağaç kesmek lazım!