Merak ediyorum, sevgiyi tanıyor muyuz biz?
Gerçekten inanıyor muyuz birbirimize?
Vatanımıza, bayrağımıza, toprağımıza, ülkemize inanıyor muyuz?
Kimlikte yazan kökeninize, en önemlisi dinimize…
Merak ettiğim ne kadar inandığımız değil, ne haddime! Kişi ile ilahi güç terazisinde her şey…
Beni bu meraka iten; son yıllarda yaşanan yürek burkan toplumsal olaylar. Yanlış giden bir şeyler var bir yerde. Eksik bildiğimiz, bakıp da göremediğimiz gerçekler belki de…
Mış gibi, muş gibi yapıyoruz. Seviyormuş, inanmış, güvenmiş gibilerimiz var. Bunun yanında zannettiklerimiz, zannetmek istediklerimiz var.
Bir korku dini yaratmışlar, hepimiz korkuyoruz.
Tezat olan, korkuyoruz, biliyoruz, konuşuyoruz ama yine de yapıyoruz. Hep beraber cennete girmek için ha babam çalışıyoruz sözde.
Tebrikler çok zekiyiz! Oysa kalbimizi, fikrimizi bilen ilahi bir güç var.
Hoş bunu da biliyoruz.
Allah her yerde sözünden ne anlıyoruz biz?
Allah ağaçta, denizde, dağda, taşta toprakta…
Ezip geçtiğimiz karıncada, eziyet ettiğimiz her canlıda…
Allah, yarattığı her şeyde, her yerde…
O zaman soruyorum, sevgimiz saygımız kime? Ne doğa sevgisi ne hayvan sevgisi, ne de insan sevgisi var.
O yüzden Allah’ı seviyorum demek bu kadar basit olamaz.
Yaptıklarımız;
Korkuyorum ama yapıyorum demek. Nefis arkasına gizlenip gözlerimi kapatıyorum demek.
Ezberliyorum ama anlamıyorum demek. Her gün bakıyorum ama göremiyorum demek. Suçu, günahı kadere atıyorum demek.
Mış gibi, muş gibi yapıyorum demek.
Velhasılıkelam, tek başına korku sadece samimiyetsizlik getirir.
Sevdiğinden ötürü korku, yari kaybetme korkusuna eş değerdir. Allah’ı sevmek bütün bu bahislerin en zirvesindedir. İlahi aşk; koşulsuz, karşılıksız hatta cennet beklentisi olmadan tüm benliğimiz ile gönül vermektir.
Böyle bir benlik eminim ki artık eksiksizdir.
(Aşk ,Allah’tır)