featured

YAŞAYAN TARİH

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

29 Kasım- 5 Aralık

29 Kasım 1846: Hammâmîzade İsmâil Dede Efendi vefat etti. Babası geçimini hamam işletmeciliğiyle sağladığı için, Hammâmîzade adıyla tanınmıştır. Ancak günümüzde çoğu zaman Dede Efendi diye anılır. Bugün en çok bilinen ve seslendirilen eserleri arasında şunlar vardır:

Rast Semai Yine bir gülnihal aldı bu gönlümü

Hicaz köçekçe Şu karşıki dağda bir yeşil çadır

Rast Kar-ı Nev Gözümde daim hayali cânâ

Hicaz Yürük Semai Yine neş’e-i Muhabbet etti dil-ü canım etti şeyda

Hüzzam Yürük Semai Reh-i Aşkında edip kaddimi kütah gönül

Ferahfeza Yürük Semai Bu gece ben yine bülbülleri hâmûş ettim

Hicaz Semai Ey büt-i nev-edâ olmuşum müptelâ

30 Kasım 1925: Türbe ve Tekkeler amacına hizmet etmediği gerekçesiyle kapatıldı.

Yasanın çıkmasında, Doğu Anadolu bölgesinde gerçekleşen Şeyh Sait İsyanı’nın hızlandırıcı rolü oldu.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 30 Ağustos 1925’teki ünlü Kastamonu söylevinde “Ölülerden medet ummak,

medeni bir cemiyet için, şindir(lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,

müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.” sözleriyle tüm yurtta

tekke ve zaviyelerin kapatılacağının işaretini verdi.

Cumhurbaşkanı Ankara’ya döner dönmez bu konuda bir hükümet kararnamesi yayımlandı. 2 Eylül 1925 tarihli

kararname ile tekke ve zaviyelerin kapatılması kararı alındı.

5 Mart 1950’de yeni yasa ile türbelerin bir bölümünün Milli Eğitim Bakanlığı onayı ile açılmasına olanak sağladı.

1990’da çıkan yasa ise türbelerin açılması için Bakanlar Kurulu onayının alınması şartını ortadan kaldırdı; Kültür

Bakanlığı’nın onayı yeterli görüldü.

1 Aralık 1928: Latin harfleri kullanılmaya başlandı. Atatürk ‘ün devrimleri arasında en önemlilerinden biri de harf

devrimidir. Böylece okuma yazma oranı hızla yükseldi. Belki de tek olumsuz yönü yüzlerce yıllık Osmanlı arşivi

tarihçilerin anlayacağı elitlerin okuyup anlayabileceği bir hale geldi…

2 Aralık 1962: Ankara ve İstanbul dışında kurulan ilk üniversite olan Karadeniz Teknik üniversitesi açıldı

2 Aralık 1994 Orhan Şaik Gökyay vefat etti

“Bu Vatan Kimin” şiiri ile hafızalarda yer etmiş vatansever şair 16 Temmuz 1902 yılında babasının edebiyat

Öğretmenliği yaptığı İnebolu’da dünyaya geldi. 93 Harbi’nden sonra Filibe’den Anadolu’ya göç eden bir ailenin yedi

çocuğundan biri olan Orhan Şaik Gökyay ‘ın asıl ismi Hüseyin Vehbi’dir. . Rıza Nur’un Milli Eğitim Bakanlığı sırasında

‘her öğrencinin bir Türk adı alması’yla ilgili genelgesi uyarınca adını “Orhan” olarak değiştirmiştir.

Gökyay; İlköğretimine Kastamonu’da başladı. İdadi’nin dokuzuncu sınıfında okurken, ailesinin maddi sıkıntıya

düşmesi sebebiyle öğrenimine ara verdi. Katip olarak özel idarede çalışmaya başladıktan sonra edebiyatla ilgilendi.

İlk şiiri Kastamonu’daki Açıksöz gazetesinde 1922 yılında yayınlandı. “Annemin Mezarında” adını taşıyan bu şiiri,

kardeşi Kenan’a atfetmiştir. İzmir’in işgaline duyduğu üzüntü ile yazdığı “İzmir Rüyası” adlı ikinci şiirini edebiyat

öğretmeni Vasfi Bey’e ithaf etti . Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul’dan Ankara’ya geçen pek çok kişinin yol

üzerinde uğradığı bir yer olan Kastamonu’dan geçtiği sırada ünlü şair Mehmet Akif ile de görüşme fırsatı bulmuş, ilk

şiirlerini göstermiş ve beğenisini kazanmıştı.

Aynı yıl öğrenimini tamamlamak üzere Ankara’ya gitti. Ankara Darülmuallimi’nin (öğretmen okulu) son sınıfına

kaydoldu.

1938 yılında Dede Korkut hikâyelerini yayınladı. Bu eser ile “Dede Korkut’un torunu” ünvanını aldı.

Gökyay, emekli olduktan sonra da eğitimcilikten kopmadı. 81 yaşında tekrar mesleğine döndü; eski görev yeri olan

Çapa Eğitim Enstitüsü’nde, Marmara ve Mimar Sinan Üniversitelerinde ders verdi.

Yetmiş yılık öğretmenlik hayatında binlerce öğrenci yetiştiren Orhan Şaik Gökyay, 2 Aralık 1994 tarihinde vefat etti ve cenazesi ertesi gün Üsküdar’daki Nakkaştepe Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Bestesi Arif Sami Toker’e ait olan ve Türk Müziği’nin klasikleri arasında sayılan “Çıksam Şu Dağların Yücelerine” şarkısının güftekarı Orhan Şaik Gökyay’dır.

2 Aralık 1888: Türk Edebiyatı’nın batılı anlamda yazılıp oynanan ilk tiyatro yapıtı VATAN YAHUT SİLİSTRE’nin ve birçok eserin de yazarı olan Namık Kemal vefat etti.

3 Aralık Dünya özürlüler günü

4 ARALIK 1955 Türkiye’de ilk elektrikli tren, İstanbul’da Sirkeci- Halkalı arasında çalışmaya başladı.

5 ARALIK 1934: Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı tanındı. Böylece kadınlar yönetimde söz sahibi oldu. O

yıllarda birçok ülkede seçme ve seçilme hakkı kadınlara verilmemiştir.

Kız adı: TANSU
Erkek adı: TARIK

HAYVANLAR ALEMİ – YUVAYI TERK ETME ZAMANI
Yavru kuşlar, yuvayı terk etmeden önce, diyete girmeye ve yüzükoyun yatıp kanatlarını hareket ettirerek güçlenmeye ve uçmaya alışmaya başlarlar.

Kara Sağan kuş yavrularının yuvayı terk etmeden önce fazla yağlardan kurtulmaları gerekir. Bunun için anne-baba bir müddet yiyecek bulmayı bırakır. Stilling Üniversitesi’nden Thais Martins, yavru Kara Sağan kuşlarının 12 günlükten itibaren ağırlığını ve boylarını ölçmüş. Kuşların yuvayı, sadece vücut ağırlıklarının kanat alanlarına oranı belli bir değere düşünce terk ettiklerini bulmuş. Hem de fazla yağlardan aynı zamanda kurtulduklarını tespit etmiş.

Yavru kuşların davranışları yuvadaki son birkaç günde değişiyormuş. Yuvayı terk etmeye hazırlanan yavrular, yuva girişinin kenarına küskün bir şekilde oturup annelerinden yiyecek almayı reddediyorlarmış. Kendilerini 10 saniye kadar kanatları üzerinde dengeleyebildiklerinde yuvadan ayrılma zamanının geldiğini anlıyorlar.

HAZIRLAYAN: Gözde Yüksel

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!