Sektöründe Büyüyenlerin Konuğu: Metin Demirci

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hüseyin Karadeniz ile Sektöründe Büyüyenlerin konuğu: Metin Demirci…

Göç akımına kapılınan bir devirde nice Ahmetler, Mehmetler, Hasanlar, Hüseyinler ve ismi birbirinden farklı insanlar aynı kaderi paylaştı İstanbul’da… Kasabalarda kurulan hayaller büyük şehrin rüzgârında savruldu gitti çoğu zaman. Umuda karşı direnişte her ne kadar mağlup olunsa da daima ‘Metin’ kalınması bilindi. Gerçeklerin izinde yürümek, hayallere dalıp gitmekten daha büyük haz verdi.

İşte tam da böyle bir hikâyenin içinde buldu Metin Demirci kendisini.

Çocukluk çağlarında babasına duyduğu özlemle, İstanbul’a duyduğu merak hissi her geçen gün yüreğinde daha da büyümüş. Sadece yaz aylarında görebildiği babasının yanında olabilme, İstanbul’da yaşayabilme, arzusu sarmış dört bir yanını. Sonunda vuslata ermiş ermesine de hayaller ve gerçekler uymamış birbirine. Ama yine de vaz geçmemiş hayata sıkı sıkı tutunmaktan. Babasının hayallerini gerçekleştirmek için her ne kadar doktor olmak istese de tekstil sektöründe bulmuş kendini. “Her şerde bir hayır var” demesini bilmiş. Çıraklıktan, ustalığa uzanan iş hayatında kaliteden ve kişiliğinden ödün vermemiş asla. Babasına verdiği “doktor olacağım ”sözünü tutamasa da, kendi işinin patronu olmuş. Mütevazı bir atölyede 6 makineyle kurmuş Hilal Tekstil’i. Dişiyle tırnağıyla çalışmış ve ödülünü almakta da gecikmemiş. Şimdilerde 50 makine ve 75 çalışanıyla kurduğu bantlarda günde bin 500 parça ürünü piyasanın en önemli markalarına gönül rahatlığı ile teslim ediyor.

“Sektöründe Büyüyenler”in bu haftaki konuğu tekstil sektöründen kaliteden ödün vermeyen firmalardan Hilal ve Demirciler Tekstil’in sahibi Metin Demirci…

***

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Beş çocuklu bir ailenin en büyük oğlu olarak 1973 yılında Taşköprü’ye bağlı Dikmenaltı Köyü’nde doğdum. Bir ablam ve üç kardeşim var. İlköğrenimimi Taşköprü’de tamamladıktan sonra 1986 yılında İstanbul’a geldik. Nişantaşı’ndaki Nilüfer Hatun Ortaokulu’ndaki eğitimim sonrası iş hayatına atıldım.

İstanbul’a gelişiniz nasıl oldu?

Babam kendimi bildim bileli gurbetteydi. Bu yüzden babamı sadece senede bir defa köye geldiğinde görebiliyordum. Yani 1986 yılında İstanbul’a göç etmemizle birlikte babamı tanıma fırsatı da buldum diyebilirim. Babamın Şişli Etfal Hastanesi’nde memurluk yapmasından dolayı Şişli’de bir ev kiralayıp, buraya yerleştik. İstanbul’a gelmeyi çok istiyordum, sonunda bu isteğim gerçekleşmişti ancak o zamanlar buradaki yaşantımızın bizlere ne gibi zorluklar getireceğinin farkında bile değildik.

2008 yılında firmamı kurdum

Öğrencilik hayatınız nasıl geçti?

Babam doktor olmamı çok istiyordu. Bende ‘İstanbul’da okursam doktor olacağım.’ diye babama söz verdim. Babam, kardeşlerimle benim okumamı çok istediği için bizleri Nişantaşı’ndaki Nilüfer Hatun Ortaokulu’na yazdırdı. Ortaokula burada başladım, köyden geldiğim için sudan çıkmış balık gibi oldum. Köydeki okulumuzda yaklaşık 40 kişi aynı öğretmenden ders alıyordu. Buna rağmen orada başarılı ve çalışkan bir öğrenciydim. Fakat İstanbul’daki okulda durum köydeki gibi olmadı. Derslerimde çok zorlanmaya başladım ve sene sonunda sınıfta kaldım. Böylece babama verdiğim sözü de tutamadım.

İş hayatına nasıl başladınız?

Okul hayatım bittikten sonra babama bir nebze olsun yardımcı olabilmek adına Osmanbey’de bir tekstilde firmasında çırak olarak çalışmaya başladım. 1990 yılında babamın tayini Anadolu Yakası’ndaki Kartal Devlet Hastanesi’ne çıkınca Şişli’deki evimizden taşındık. 1994 yılında askere gidip geldim ve çeşitli firmalarda ustalık yaptım. Bunun yanı sıra fason müdürlüğü, imalat müdürlüğü gibi üst düzey yöneticilik pozisyonlarında da görev aldım.

Hilal Tekstil’i ne zaman kurdunuz?

Hilal Tekstil’i 2008 yılında 6 makine ile kurduk. Aceleye getirmeden yavaş yavaş ilerleyerek önce çevremize sonra da çalışanlarımıza güven verdik. 2011 yılında makine sayımız 30’u bulurken çalışan sayımız da 40 kişiye ulaştı. Sonrasında da peş peşe şubelerimizi açtık.

“Kaliteden hiçbir zaman ödün vermedik“

Şubelerinizde kaç kişiyi istihdam ediyorsunuz?

Hilal ve Demirciler Tekstil olarak hizmet verdiğimiz şubelerimizde 50 makinemiz ve 75 kişiden oluşan çalışan kadromuz bulunuyor

Üretim alanınız ve kapasiteniz nedir?

Genellikle pantolon üretimi yapıyoruz ancak fason olarak da faaliyet gösteriyoruz. Günlük bin 500 adet pantolon üretimi gerçekleştiriyoruz.

Sektörünüzün zorlukları nelerdir?

Artık İstanbul’da bu tekstil sektöründe ayakta kalabilmek çok zorlaştı. Eskisi gibi eleman yok, yetişmiyor da. Her geçen gün bu sektör daha da zorlaşacak gibi görünüyor.


Taşköprü’ye yatırım yapmak istiyorum

Önümüzdeki 5-10 yıllık plan çerçevesinde farklı sektörlere yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?

Şu anki planımız bu sektör doğrultusunda ilerlemek. Tabii zaman neyi gösterir bilemeyiz.

İstanbul’da sizinle aynı sektörde olan hemşerilerinizle ilişkileriniz nasıl?

Tekstil sektöründe aynı kulvarda ilerlediğimiz Kastamonulu büyük şirketler var tabii ki. Fakat henüz bir tanışma ve dayanışma gibi olanağımız olmadı. Kim bilir belki bir gün nasip olur.

Çalıştığınız firmalarla ilişkileriniz hangi boyutta?

Hilal Tekstil olarak bugüne kadar kaliteden hiçbir zaman ödün vermedik. Çalıştığımız yerlerde önce kalite sonra da güven ararız. Genellikle çalıştığımız yerler İstanbul piyasasında bulunan ihracat yapan firmalar oluyor.

Kastamonu’ya yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?

Tabii ki düşünüyoruz. Hatta bu konuyla ilgili görüşmelerimiz de devam ediyor. Allah nasip eder ve oradaki şartlar bizlere uygun gelirse memleketimde yatırım yapmayı çok isterim. Hatta doğduğum Taşköprü’ye işyeri açarak hemşerilerime iş imkânı sunmayı canı gönülden dilerim.

Biraz özel hayatınızdan bahsedebilir misiniz?

Evliyim, İki oğlum ve bir kızım var. Oğullarımın ismi Erdinç ve Baran, kızımın ismi ise Rabia Hilal. Erdinç, 17 yaşında ve lise 2’ye gidiyor. Baran da 11 yaşında 6. sınıfa gidiyor. Hilal ise henüz 16 aylık. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadının olduğu doğrudur. Buralara gelmemdeki en büyük destekçim ise iyi günde, kötü günde yanımda olan eşim Zeynep Demirci’dir.


Kastamonulu olmaktan büyük onur duyuyorum

Kastamonulu olmak sizin için nasıl bir duygu?

Kastamonulu olmak her zaman bir ayrıcalıktır. Bizler Şehit Şerife Bacı’nın torunlarıyız. Ancak politika konusunda çok geride kalmışız, söz sahibi olamıyoruz. Şöyle bir baktığımız zaman meclis, belediye ve emniyet gibi kurumlarda üst düzeyde görev yapan hemşerimiz yok denilecek kadar az. Kastamonuspor’a da gereken desteği veremiyoruz. Bu yüzden üst liglere çıkamıyoruz. Ancak ne olursa olsun Kastamonulu olmaktan gurur duyuyorum.

Gazete İstamonu’yu nasıl buluyorsunuz?

Emeğinize sağlık… Ulusal gazetelerin denginde, yerel gazetelerin de çok çok üzerinde haber seçimi ve görüntü kaliteniz var. İstanbul’da Kastamonu’yu ayağımıza kadar getiriyorsunuz. Bu yüzden sizlere teşekkür ederim, yolunuz açık olsun.

Gençlere neler tavsiye edersiniz?

Öncelikle gençlerin birlik ve beraberlik içinde olmalarını isterim. Birlik ve dayanışma ile bir yerlere gelebileceğimizi düşünüyorum. Ülke gençliğine tavsiyem; vatanımıza ve ailelerine faydalı, sorumluluk bilinci gelişmiş bireyler olmaları. Maalesef yeni nesil, bizim zamanımızdaki gibi sorumluluk bilincine sahip değiller.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!