İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Şehrin Renkleri

Şehrin Renkleri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Bundan yarım önce Kastamonu’nun farklı mekânlarında görünen veli mi yoksa deli mi olduğu pek de anlaşılmayan çok sayıda gizemli kişiler vardı.
Kendilerine has konuşma ve halleriyle farklılık arz eden bu zatlar bugün dünyalarını değiştirmiş olsalar da konuşmalara çoğu zaman mevzu olur yer yer gündem bile oluştururlardı.
Özellikle çarşı esnafının çok yakından bilip tanıdığı bu kişiler Kastamonu’nun kendine has renklerindendi.

***

Bu renkli simalar arasında Hacı Eşref, Mohmoh Hasan’la Hüseyin kardeşler, Ziya, Kâhya, Calay ve İsmet bunlardan ilk akla hemen geliverenler.
Bu zevat çarşı pazarın hemen her yerinde özellikle de Nasrullah Meydanı’nda arzı endam ederlerdi.

***
Her birisinin kendisine ait hususiyetleri vardı.
Hacı Eşref topladıkları paraları ihtiyaç sahiplerine, öksüz ve yetimlere dağıtmasıyla meşhurdu. Okulların açıldığı günlerde bazı çocukların pabuç, defter, kitaplarını karşılar bunun için çarşı esnafından borç para alır onu da taksitler halinde öderdi.
Ramazan günlerinde yüzlerce kişiyi evine iftar için davet eder, mahallesinde ki komşularının hanımlarına rica eder onlara iftar için yemek hazırlatırdı. Büyük kalabalıklar iftar için küçücük eve sırayla gelir, herkes karnını  doyurur öylece ayrılırdı.

Herkes yedikleri yemeği değil bereketini konuşurdu. Zaman zaman fayton kiralar, arkaya kurulur gideceği yere öyle giderdi.

***
“Kâhya” olarak tanınan kişinin asıl adı Ahmet’ti. Kastamonu’nun meşhur Nasrullah Camii’nde fahri olarak çalışır, saat kulesi yakınlarında bir evde otururdu. Bastonunu sert bir şekilde yere vurarak yürümeyi alışkanlık haline getirmişti. Yürüyüşünde ayrı bir heybet ve vakar vardı.
Caminin musalla taşına konan tabutun olduğu gün alelacele çarşı pazarı dolaşır halka rahmetlinin vefatını duyurur musalla taşına konan mevtayı da gözetlemeyi ihmâl etmezdi.
Ayrıca Nasrullah Camiinde sünnet namazları eda edilirken Nasrullah Şadırvanı’nda abdest alanları “Sallû sallû…” diyerek sert bir şekilde uyarır, farzı kaçırmamalarını sağlardı.

***
Ziya ise çarşı pazarda karşılaştığı bazılarına takılır muhatabını kelimelerle topa tutar sonrada  “Adam mı oldun sen…” derdi. Nasrullah Camiinde namazı eda ederken ceplerindeki paraları ayakkabılarına doldurur öylece namaza dururdu.

***
Şehir tarihleri biraz da loş fotoğraf stüdyolarında yazılmıştır.
Hepsinin birbirinden ilginç öyküleri vardı. Sanki onların yaşamadığı şehir biraz renksiz, tatsız tuzsuz gibi…
Onlar şehrin nirengi noktalarıydı ve renkli simalarıydı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!