MUSTAFA ÇELEBİ: Tosyalı olup âlim ve şâir bir zattır. “Ahlaku’s-Saltana” adında ahlâki bir eseri, “Selciye” manzumesi ve bazı şiirleri vardır. 1595’te vefat etmiş olup İstanbul’daki Kurşunlu türbede medfun bulunmaktadır. Şiirlerinde Tûsî mahlasını kullanmıştır.
Matlâ:
Ser-i kûyunda olursa no’la eşkim sâil
Su gibi ol bûy-ı servalçağa oldu mâil
NÂDÎ: Kastamonu’da doğmuştur. Öğrenimini tamamladıktan sonra kâtip olarak çalışmış, III.Ahmed’in sadrazamı Arabacı Ali Paşa’ya baş tezkireci olarak tayin edilmiştir. Zamanla defterdarlık, Kahire’de bazı vezirlere divan efendisi, rikap kaymakamı, Mehmet Paşa’ya tezkireci ve Basra valisi Ahmet Paşa’ya kethüda olarak görev yaptı.1622 yılında Basra’da yaşamını yitirdi.
Matlâ:
Ey perî gülçîn-i bâğ-ı vuslatın kimdir acep
Bî-tekellüf nâilî cemiyyetin kimdir acep
NEŞÂTÎ: Kastamonu’dan yetişen tımar sahibi şairlerden biridir. Emsalleri arasında parmakla gösterilen şairlerden birisidir. Sanatın çeşitli dallarında ehildir. Beğenilen çok sayıda gazel, kaside ve şiirleri bulunmaktadır.
Matlâ:
Şevk-i la’linle dîde kan ağlar
Mey içip kati mest olan ağlar
NİHÂNÎ: Kastamonu’da doğan Nihânî kadılık görevinde bulunmuş ve gördüğü bir rüya üzerine bu görevinden ayrılmıştır. Mükemmel bir divan sahibi olan şair, Kanuni dönemi şairlerindendir. Şiirlerinde mutasavvıf yönü belirgin olarak göze çarpmaktadır. Aşağıdaki beyitler onun şiirlerindendir:
Sûfilik tâc ile abâ oldu
Hayf kim marifet hebâ oldu
Dâniş ü fazlı ehl-i ilm olanın
Kaba dülbend ile kabâ oldu
Ümerâ kapısında anın için
Ulemâ abd-ı müşterâ oldu
NÛRÎ: Kastamonulu olup kadılar zümresindendir. Eyüp’teki Dârü’l-hadîse ilk defa müderris olan Arap Çelebi’nin babasıdır. Fatih devrinde yaşamış ve üç dilde şiir söylemiştir. Eserleri ve şiirleri zamanla unutulmuştur.
Matlâ: Niceleri bu menzili cây-ı ikâmet sandılar
İşbu hâristân-ı dehri bâğ-ı cennet sandılar
RÂTİP: Tosya’da doğmuş olup, asıl adı Seyyid Ebu Bekir Efendi’dir. Öğrenim görüp kâtip olmuş ve hâcegân sınıfına katılmıştır. Hayatının sonlarına doğru Rodos’a sürgün edilen şair orada 1800 yılında ölmüştür. Nakşıbendi tarikatına mensup olan Râtib’in divanı bulunmaktadır.
SA’Dİ ÇELEBİ: Kastamonu’da doğmuş, iyi bir öğrenim görerek Samsunizâde Mehmed Efendi’den mülazım, müderris ve kadı olmuştur. Sahn müderrisliğinden İstanbul kadılığına ve oradan da şeyhülislamlığa yükselmiştir. Beyzâvî tefsirine ve Hidâye’ye şerh yazmış, şiirle ilgilenmiştir. Devrindeki yakınmaları dile getiren şu gazel onun inci saçan şiirlerindendir:
Gazel:
Âleme doldu meserret lîk ben şâd olmadım
Âh kim ben bende bir dem gamdan âzâd olmadım
Ben nice alam arûs-ı baht u devletten murâd
İki kadı askerin birine damad olmadım
Ömrümü kesb-i fezâilde abes harc eyledim
Cehl ile ünvân bulup âlemde dil-şâd olmadım
Matlâ:
Sanma bu devri fâzıl u kâmil zamanıdır
Öldü cihanda fazl işi câhil zamanıdır
SENÂYÎ: Kastamonu’da doğdu. II.Mehmed döneminde camide na’t-hân görevini yaptığından “Senâyî” mahlasını almıştır. İyi bir lügatçi, Farsçacı ve güzel şarkı söyleyen biriydi. Şiir alanında ise fazla yetenekli değildi.
Matlâ:
Haddine benzemeyeydi güle kem derler idi
Zülfüne benzemese sünbüle kem derler idi