featured

İsmail Bey Külliyesi 2

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Fatih Sultan Mehmet, Candaroğulları Beyliği’ne son verip Kastamonu’yu da Osmanlı’ya ilhak ettiği zaman; İsmail Bey Medresesi’nde bulunan müderrislere* aldıkları ücretin birkaç mislini teklif ederek İstanbul’a götürmek ister. Müderrislerden birçoğu Fatih’in bu teklifini geri çevirecektir. Çünkü İsmail Bey Medresesi’ndeki ilmi seviye İstanbul’daki ilmi seviyenin çok üstündedir.

İsmail Bey Külliyesi’nde yer alan medrese Candaroğulları Beyliği dönemine ait ayakta kalabilmiş tek medresedir. Cami kapısının karşısında ve külliyenin kuzeydoğu köşesindedir.

Medrese giriş kapısı üzerindeki kapı alınlığında bulunan iki satır ve dört mısralık kitabede şunlar yazılıdır:

Bismillahirrahmanirrahim. Kalennebiyyü aleyhisselam:

Men fütiha lehü babü’d duai, fütihat lehü ebvabe rahmeh,

Fevakıfü’l medreseti yüd’a ileyhi bi’tarihiha inne rahmetallahi aleyh. 880/1475

Manası : Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Nebi Aleyhisselam buyurdu: “Kendisi için dua kapısı açılan kimseye rahmet kapıları açılır.” Medresenin vakıfına binanın inşa tarihi olan “Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun” cümlesiyle dua olunur.

Sonradan konulduğu anlaşılan bu kitabe ve vakfiyeye göre medrese Candaroğlu İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. Medresenin kare biçimindeki üstü açık avlusunun tam ortasında bir havuz bulunmaktadır. Avlunun kenarlarında ise eşit büyüklükte ve hepsinde birer ocak bulunan 10 adet oda vardır. Kıble tarafında ise daha itinalı yapılmış, üzerinde sekiz köşeli kasnağı bulunan kubbe ile örtülü dershane yer almaktadır.

Medrese binası kültür tarihimiz açısından da önemli bir yere sahiptir. Kendisi de kudretli bir alim olan İsmail Bey, medrese için hiçbir fedakarlıktan çekinmemiş; İslam dünyasında şöhret olmuş bütün alimleri etrafına toplayarak kendilerine sınırsız bir çalışma ortamı sağlamıştır. 15. yüzyılda meşhur olan hiçbir alim yoktur ki İsmail Bey’in ilmi müessesesine uğramamış olsun. Hatta bu alimler arasında Fatih Sultan Mehmet’in birkaç misli ücret karşılığında İstanbul’a davetini kabul etmeyip İsmail Bey’in medresesinde kalmayı tercih edenler vardır.

İsmail Bey Kastamonu’da önemli bir ilim merkezi kurmuş, medreseye üç yüz cilt kitap temin etmiştir. Medresesini yüksek alim Niksarlı Muhyiddin Mehmet namına inşa etmiştir. Bilahare bu alim İstanbul’a giderek orada tedrisata devam etmiştir. Hatta Fatih Sultan Mehmet bile derslerinde bulunmuştur. Matematik alimi Fethullah Şirvani, mütefekkir Seyyid Ali Acemi, Sinoplu tabib Halil bin Mü’min ve Ömer bin Ahmet, tabip ve edib Kemaleddin, Sinoplu edib ve şair Mehmet, Kastamonulu edip ve şair Turabi, Senai, Haki, Acem Hamidi bu ilim merkezinde ve saray etrafında bulunan zevattandır. Esasen Kastamonu medreselerinin ilim ve kültür sahasında önemi çok büyüktür. Yavuz Sultan Selim’in hocası ve sırdaşı Halimi Çelebi, Kanuni’nin hocası Hayreddin Efendi başta olmak üzere, Osmanlı medeniyet ve irfanında, sosyal yapısında büyük tesir icra etmiş olan birçok alim bu medreselerde yetişmiştir.

İMARET (MİSAFİRHANE)

Külliyenin batı cihetindeki bahçe kapısından girişte sağdaki ilk bina misafirhanedir. Kuzeyinde bulunan giriş kapısına taş merdivenlerle çıkılmaktadır. Giriş kapısı üzerindeki kemerin üzerinde çerçeve içine alınmış olan mermer kitabe şöyledir:

Şud ravza-i müretteb huffaz-ı ehli din raki

Ender safa pak-i guy-i zi cennet amed

Sali tamameş ra tarih eğer bihahi,

Ender hesab-i ebced beyt-ü ibadet amed

Manası : Bu bina din muhafızları için güzel tertip edilmiş bir bahçe oldu.

 

Temizlik ve safa vericilikte sanki cennetten buraya gelerek kondu.
Eğer binanın bittiği tarihi ararsan ebced hesabıyla (beyt-ül ibadet) sözündedir.

Kitabeden, binanın 920 / 1524 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu tarihte Kastamonu Osmanlılara geçmiş ve Yavuz Sultan Selim idaresi başlamıştır. Binanın yapımına İsmail Bey zamanında başlandığı halde inkitaa uğramış veya sonradan ihtiyaç halinde inşa edilmiş olma ihtimalleri akla gelse de vakfiyede bahsi geçtiğine göre bu kitabe tamir kitabesidir.

Binanın kıble tarafında var olduğu söylenen ocak ve baca bugün mevcut değildir.

Vakıflar Bölge tarafından yapılan külliye restorasyon çalışmaları esnasında misafirhane de esaslı bir onarım görmüştür. Halen İl Müftülüğüne tahsisli Kur’an Kursu olarak kullanılmaktadır.

*Müderris: Medresede eğitim veren hoca, ilim adamı. Günümüzün profesörleri diyebiliriz.

Kaynak:Erdal ARSLAN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!