Islak bir kum tanesine yazılır kırgınlıklar,mutluluklarsa sadece rüzgara emanet.Ne zaman üzülsek,ne zaman gözlerimizde iki damla birikse,ne zaman gitmek istesek bir yerden kaçarcasına bir yere, yüzümüzü ona çeviririz…
Yüreğinde merhameti aşina olanın hüznü de vardır.Okumasını bilen harf harf okuyabilir.Afrika’da açlıktan kemikleri sayılabilir hale gelmiş bir çocuğun ekmek kırıntılarını yerken,takatinin tükenmesini bekleyen akbabanın resmini çeken gazetecinin bir süre sonra in manzaraya dayanamayıp intihar ettiğini okumuştuk,çünkü akbaba o resim çekildikten sonra çocuğun naçiz bedenini yemişti.Kim olsa dayanamaz bu sahneye sanırım… Bediiüzaman Said Nursi kainattaki merhameti anlatırken en küçük canlıya en büyük merhamet ve şefkatin rücu ettiğini söyler…Bizim inancımızda muhabbet de zaten yukardan aşağıya,büyükten küçüğe, güçlüden güçsüze doğrudur…
Kendimizi yalnız ve çaresiz hissettiğimiz anlarda aslında en büyük gücün himayesindeyizdir.Bunu böyle bilmek sorunu sorun olmaktan çıkartıp, sorunu ikram olarak seriyor gözlerimizin önüne.Karanlıklara beyaz bir imza gibidir En Sevgili’nin en güzel sözlerinden”Korkma’sı…
“Allah bizimledir Ya Ebabekir,korkma” der,Hira Mağarası’nda,müşrikler kendilerini öldürmek istediklerinde.
En zor sınavlardan geçe geçe büyüyor insan,en zor yolculuklardan sonra varıyor gönlündeki en güzel emanete…
Kelebek misali uçabilmek için kozadan çıkmayı göze almak gerekecek…
Uçmanın başka yolu yok…
Kendimizi keşfetmenin…
Kendimizi,kendimizle büyütmenin…
Yazılmamış cümleleri yazmak için çıkmalı yolculuklara…
Gidilmemiş yerlerde,görülmemiş hikmetleri sezmek için yorulmayı göze almalı…
Yorgunluklardan sonra gelen keyfin tadını çıkartmalı…
Yeni bir kitaba bakar gibi bakmalı kainattaki her şeye…
Kendi kitabımızı yazmak için başka kitapları okurken gözleriniz ağrımalı,uykusuz kalmalısınız,keyifsiz olmalısınız…
Çünkü öğrendiği her şey keyif vermez insana…
Öğrenmediği de memnun etmez…
İkisi arasındaki dengede,ip üzerinde yürümeye çalışan canbaz gibi olmalısınız…Bu haldeki zorluğun keyfini çıkartmaya bile değer…
Düşünsenize,kendinizi keşfedeceksiniz öğrendiklerinizle…
Bu yeni bir dünyada yeni bir kişiyle karşılaşmak gibi bir şey…
Ne zaman hüzne düşseniz bu bir ikramdır,ne zaman derde düşsek bu bir ikramdır.Çünkü bize yeni bir şey öğretir,her zaman…
Derdi olan neylesin o zaman?
Derdi olan verene baksın,derdi veren ona bakıyorken,sevgiyle bakana,şefkatiazama baksın…
Dikkatle ve ferasetle…
Devrilmeden,tökezlemeden,üşenmeden bizi bizden daha çok sevene baksın..