Camiler cemaatiyle vardır. Cemaat ne kadar bilinçliyse imam da bir o kadar bilinçli ve teyakkuzda olmak zorunda kalır. Elzemdir nihayetinde. Çünkü o da insan.
Maalesef cemaat tembelliğe düşünce bu imamlara da sirayet etmiş olacak ki, elimizde ilim ve tefekkür fukarası yemyeşil bir cehalet doğdu!
Bir deyimimiz vardır ya, ‘Et kokarsa tuzlarız, tuz kokarsa ne yaparız’ diye.
Şu an aynen de öyle.
Camiler ve imamlar görevini yerine getiriyor mu?
Mevcudiyetinin şuurunda mı?
Hakkaniyet gözetiyorlar mı mesleklerini icra ederken?
Yeterince kendilerini geliştirmekle meşgul oluyorlar mı?
İlim farzdır hükmüne en çok da kendileri riayet ediyorlar mı?
Bu sorularla sayfamı doldurmak istemiyorum, çünkü aklımdaki sorular bitecek gibi değil!
Bu yazıyı yazmama vesile olan olay aslında size anlatmak istediğim.
Bu hafta sonu Kadir Has’ta katıldığımız bir seminer sonrasında namaz kılmak için bir grup arkadaşla camiye gittik. Namaz vakti henüz çıkmamış olmasına rağmen cami kapalıydı. İmam efendi cemaatle namazı kıldırmış ve gitmiş. Sanki bu şehirde herkes cemaatle namaz kılma
kolaylığına sahip!
Neyse sağ olsunlar, bize kirli de olsa bir iki kişi bekleye bekleye namaz kılacakları ufacık bir sofa bırakmışlar…
(Abdest alınan yerin temizliğini anlatmaya sayfaların yetmeyeceğini de ayrıca belirteyim!)
Namazı kıldık epeyce bir zaman geçmesine rağmen gelen giden de olmadı elbette. Ne bir not ne bir bilgi, hiçbiri yoktu.
Benim anlamadığım soru şu:
Bu imamların elektriğini, suyunu, lojmanını vs. giderlerini karşılayan bir devlet memuru lüksüne sahip bu insanlar bari görevlerini layığıyla yapsalar çok mu beklenti içinde oluruz acaba?
(Hoş ben bu beleşçiliğe de karşıyım, onlara yaptığımız maddi katkıyı öğrencilere burs olarak versek eğitim dünyamız şaha kalkardı!)
Ben yine de görevimi yaptım. Kendisini yetkililere şikayet edeceğimi, caminin yatsı namazı sonrasına kadar açık olması gerektiğini, abdest alınacak yerlerin temiz olmadığını yazdığım notu kilitli kapının arasına bıraktım.
Elimden gelen bu.
Sadece benim dillendirmem yetmez.
Hepimiz birbirimizin yanlışlarını düzeltelim.
Birbirimizin eğriliğini doğrultursak adaletten ve hakkaniyet güneşinden faydalanabiliriz.
Ezcümle: Hepimiz işimize geleni değil, işi ehlince yapalım…
Vesselam.