Hayatın bize dayattığı fenomenlerden biri de MODERNİZM…
“Geniş bakmalısın hayata!”
“Modern ol biraz canım!”
“Milattan önce kalmışsın!”
…
Sürer gider bu liste. Ama şu var ki, modernizmin insana dayattığı bencillik ve bireycilik daha çok fakirleştiriyor bizi kalben.
Her şeyimiz var. Evimiz, arabamız, lüks mobilyalarımız… Dahası her şeyi bilen özgüvenimiz ve bilincimiz var.
Daha ne olsun değil mi?
Nezaket, merhamet, şefkat ve hürmet eskidendi çünkü.
Bugün de bu hasletlere sahip olanlar eski kafalıydı!
Güçlü olmalıydık!
Başarılı olmalıydık!
Zengin olmalıydık!
İhtiyacımız kadar olan her şey azdı aslında.
Olmuyorsa zorla elde etmeliydik!
Halbuki dinimiz ve kültürümüz bize özde sadece yeteni kadar elde edebileceğimizi söyler.
Bilge der ki:
Dağ tepesinde bir çam olamazsan
Vadide bir çalı ol; fakat
Dere kenarındaki en büyük çalı sen olmalısın;
Ağaç olamazsan çalı ol.
Çalı olamazsan bir ot parçası ol.
Bir yola neşe ver;
Bir mis çiçeği olamazsan bir saz ol,
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz,
Burada hepimiz için bir şeyler var.
Yapacak büyük işler var, küçük işler var.
Yapacağımız iş, bize yakın olan iştir.
Cadde olamazsan patika ol,
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak veyahut kaybetmek ölçü ile değildir.
Sen her neysen onun en iyisi olmalısın.
Sözün burasında bize de susup düşünmek düşer.