Adamın birinden ekmek ve yoğurt isteyen dilenciye adam sadece ekmek verir. Dilenci ekmeği alınca:
-Beyciğim, yoğurt, der.
Adam:
-Ekmekle yetin işte, der ve yoluna devam eder.
Gel zaman git zaman adam ölür. Hesabı görülür ve cennete gider. Meleklerden ekmek ister, ekmeği verilir. Canı yoğurt çeker, ama verilmez.
Adam: Ben cennette istediğimiz her şeye zahmetsiz kavuşacağımızı zannederdim, der.
Melek adamın yüzüne bilgece bakar ve vakarla cevap verir:
-Olur mu?
Dünya ahretin tarlasıdır, dünyada ektiklerinizi burada biçersiniz, der ve gider.
O dakikada adamın aklına dilenci gelir.
Ekmeği verdiği ama yoğurdu esirgediği dilenci.
Anlar yaptığının karşılığını gördüğünü.
Hayat, diyor insan.
Vermediğini istemediği gibi istediğini de alıyor.
Ramazana yakın günlerdeyiz.
Vermenin ve istemenin bire bin verileceği zamanlarda.
Baştan sona her anı ikram olan günlere yakın zamanlardayız.
Şimdi paylaşma ve verme zamanının en fazla karşılık görüleceği zamanlar. Zannedilmesin ki, ibadetlere alış-veriş gözüyle bakıyoruz.
Değil.
Biz ibadetlere rıza gözüyle ve hayırlı niyetle bakıyoruz.
İsteyen elindekini paylaşır, istemeyen de paylaşmaz.
Ama bilinsin ki, ekmeğini esirgeyene cennet vaat edilmez.
Çünkü cennet ucuz değil, cehennem de lüzumsuz değil.
Bu vesileyle şimdiden ramazan ayını bilinçli ve bereketli geçirmenizi ve hayırlara kavuşmanızı dilerim.
Selam ile.