İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Memleketimden Yolcu ve İnsan Manzaraları

Memleketimden Yolcu ve İnsan Manzaraları

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Hemen hemen her ilçeden İstanbul’a doğrudan geliş gidiş yapan otobüslerin sayısı hiçte az değildir. Yıllardır gurbet yollarına düşmüş köy, kasaba ve şehir taşıtlarında yaşanan birbirinden ilginç yolcu manzaralarının dokunaklı hâli insanın dikkatini çeker.
Yolculuklar sırasında arkadan sular atılır, nice gözler nemlenir, eller sallanır, hüznü, yalnızlığı ve de hasreti çağrıştırır yaşananlar. Her biri ayrı bir araştırma ve hikâye konusu olacak türdendir.
Son zamanlarda hemen hemen her ilçenin hatta bazı köylerimizin dernekleşmesi, gurbetçilere dönük bazı şenlikler, festivaller  düzenlemesi sosyal bir olgudur geleneksel kültürün dışa vurumudur, kaynaşmak, paylaşmak için iyi bir buluştur.
Başkaları fırsat buldukça tatil beldelerine giderken onlar memleket yollarına düşerler. Kökleriyle bağlarını kesmek istemeyen hemşerilerimiz sıla hasretini dindirmek için bir fırsat bulup da baba ocaklarına uğramadan edemezler. Bu alışkanlıklarını kendileri ile sınırlı da tutmazlar, gurbette doğan çocuklarına, torunlarına da bu sevdayı aşılamaya çalışırlar. Ama gel gör ki her zaman başarılı oldukları söylenemez.
Hiç uğrayanı kalmayan, çatısı çökmüş, bağı -bostanı kurumuş,  ıssız evler – köyler şairin o içli şiirini heceler bir taraftan. “Orada bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür.” Zamanla yıkılan baba ocağı ahşap evleri, ambarları, samanlıkları yeniden ayağa kaldırıp kullanılabilir hâle dönüştürmek için kolları sıvayan, planlar yapan memleket sever de az değildir.
Gurbetle sıla arasında duygular mektuplarda dile gelirdi.  O mektuplar günümüzde neredeyse ilkçağlara ait bir nesne haline geldi. Her şey ne kadarda hızlı değişip başkalaşıyor. Şimdilerde telefon denen çok daha hızlı bir iletişim vasıtası, internet denen ayrı haberleşme vasıtası var. Ama o mektupların hasreti, sıcaklığı ve kıymeti nerede?
“Sevgili ana ve babacığım, ne var ne yok bizim köyde…” denen acılı mektuplar köyün muhtarından alınınca okuma yazması olan birilerine yalvar yakar okutulurdu. Gurbetteki çocukların haliyle ana-babalar bazen gurur bazen de hüzünlenir gözyaşları dökerlerdi. O mektuplar artık çoktan tarihe karıştı, gurbet ile sıla arasında ki tarifi zor geleneksel bir değer yitip buharlaşıp gitti.
Gurbetten sılaya dönüşün en az bir düzine sebebi var: Aile büyüklerinin elini öpüp hayır dualarını almak, eş-dostun halini sorup acı kahvelerini yudumlayıp hasret gidermek, akrabalarının düğün, bayram ve cenaze törenlerine katılmak, yaşını başını almış aile büyüklerine özellikle hasıl harman zamanı kol kanat olmak…
Gurbet ellerinde bizim gözümüz, kulağımız, hasretimiz olan siz kıymetli hemşerilerime Kastamonulu büyük veli Şeyh Şaban-ı Veli’nin dediğini derim. “Gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle, her işiniz güle güle” vesselam.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!