İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. HAYAT VE ÖLÜM

HAYAT VE ÖLÜM

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Hep söyleriz “Hayat kısa, dünya fani!” ama ne yazık ki bu söylem günlük hayatın heyulası içinde eriyip gider çoğu zaman. Sesini de çıkarmaz mübarek. Ne zaman ki aniden beklenmedik bir ölüm haberi alırız, işte o zaman yeniden sesini duyuveririz kadim dostun. Dost diyorum zira bize tüm gerçekliğiyle bu dünyanın debdebesini unutturur. Bizi toparlar, düzene koyar. Yüreğimizde bizi yoran ne kadar dert varsa acısı geçiverir, sancısı diniverir. Dargınlıklarımız mı var, unutuluverir. İhtiraslarımız mı var, kuruyuverir. Unuttuklarımız mı var, hatırlanıverir.

Ansızın gelen bir ölüm haberi hayatımızdaki her şeyi sıfıra indirgeyiverir. Dümdüz bir ova gibi olur zihin; uçsuz bucaksız.

Şairin dediği gibi “Her ölüm erken ölümdür”. Hayatın içinde bizimle sessizce yaşayan gizli dost bir anda sesini duyurmak ister…”Buradayım, beni unutma!”. O sırada sizin yarın ararım, sonra ziyaret ederim dediğiniz bir parçanızı koparıverir aynı dünyadan. Tek kelime düşer beyninize “Öldü!” aslında o sizi bu dünyada bırakmış, kendisi ebedi âleme, aslında gerçek yurduna dönmüştür.

Bu yazıyı kaleme almama sebep olan değerli büyüğüm, eski patronum, hayırsever insan Sayın Abdülkadir Polat Bey’i birkaç gün önce ahirete yolcu ettik. On beş sene dile kolay. On yedi yaşındaydım şirketinde çalışmaya başladığımda. Odasına ilk girdiğimde beni karşılayan güler yüzü ve bir odayı dolduran kütüphanesi olmuştu. Hayatımda gördüğüm şahsi en büyük kütüphaneydi. Hafızdı. İlme düşkündü, ilim ehli olanlara da muhabbeti sonsuz. Büyük Doğu dergilerini, tarihi, dini ve edebi mecmuaları onun kütüphanesinde görmüştüm ilk. Benim kitaplara ilgimi fark edince “Hanım kız, hangisini istersen al, oku. Kitaplar okunmak için vardır, okudukça bana da dua et,” derdi. Çoğu kitabını da hediye olarak bana takdim etti. Bana “Seni okutayım” dediğinde benden “Başörtüsüz okumam” cevabını aldığında hiç şaşırmadığını gülümsemesinden anlayacak kadar da büyümüştüm. Hayırseverdi. Biz onunla vermeyi öğrendik. Odasına ihtiyacı olan kim gelirse boş çevirmezdi. Burs alan öğrenci sayısını yıllarca sayamadık. Mektep kurulabilir yetiştirdiği insanlarla. Dilinden dua eksik olmazdı. Her seferinde aile efradımızı sorar ve selam iletirdi. Asla mecbur değildi ama bize şunu öğretti: Biz insanız ve kuluz, birbirimizden sorumluyuz. Ne çare ki son defa arayıp helallik alamadım. Şunu son kez öğretti bana değerli büyüğüm: ölüm şiddetli bir rüzgar ve değer verdiklerimizi ne zaman alacak kanadına belirsiz. O zaman ertelemeden, unutmadan, utanmadan arayın ve helallik alın, yarın yok, şimdi var. Baki kalan ise sadece yaptığımız hayırlı amellerimiz. Nasıl bilirdik, biz kendisini hep iyi bildik, helal ettik. Rabbim kabrini aydınlatsın, rahmet etsin ve cennetiyle süslesin baki hayatını inşallah…

Hayatla ölüm arasında sadece incecik bir çizgi var. Dünyada ebedi değiliz. Amellerimiz bizimle gelecek yalnızca. O yüzden yeryüzünde böbürlenerek yürümekten Allah’a sığınmalı vesselam.

 

Anchor

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!