İnsan yaradılışı itibariyle güce aşık ve güçten de korkan bir varlık.
Aslında bunun altında yatan tek bir neden var: Gizli ilahlık.
Sinsi ve tehlikeli olandan…
Mütevazı kişilerin güç yarışına girdiğini gören olmamıştır.
Peygamberimiz tüm Arap yarımadasına hükmederken bir hasır üstünde ve hurma dallarıyla kaplı çatısının altında oturuyordu. Gücün Allah rızasına dayandığına iman etmişti. İnsanlara yardım etmeye, irşad etmeye, yaşamın anlamının dengesini ahiret inancıyla bütünleşmiş kul hakkında olduğunu biliyordu.
Bir imtihan güç…
Dengelenmediğinde ya da yanlış yerlerde yanlış kişilerin elinde olduğunda önü alınamaz bir tehlike. Tarihte pek çok örnekleri var. Hitler, Stalin, Cengiz Han vs…
Türk tarihinde ise daha çok güç medeniyet kurma ve yaşatma odaklı. İlay-ı Kelimatullah merkezli.
İsim kalsın, gücüm belli olsun diye değil, yaşamından sonraya hayır sadakasını devam ettirme zihniyetli. Hakikatin ta kendisi. Elime kalan tek şey de o. Kendini kaybedercesine, karşısına çıkan her şeyi ezmek için kurduğu güç imparatorluğunun sırça köşkünde yaşayanların hepsi de öleceğini bilmiyor mu?
Hazindir ki hepsi de biliyor. Hepimizden daha da iyi biliyor. Tek bilmedikleri güçlerini dengesiz ve orantısız kullanmaları. Öğretilmemiş ki… Ya da öğrenmemek için güç kullanmışlar.
Yaşadığım dünyayı güzel göreceğim zamanlar diliyorum hepimize. Güçsüz demem çok ütopik olsa da insaniyetten hala umudum var benim. Bir gün dengelerin oturacağına inanıyorum.
Burada olmasa bile biliyorum, ahiret var ve orada Allah’ın gücünün üstünde güç yok!!!