21 Mart 2014. Cuma akşamı. İstanbul Esenler Belediyesi Kültür Merkezi’ndeydik
Gazete İstamonu’nun 2. yayın yaşını kutlama gecesinde…
“Kutlama” diyorum çünkü bizim gibi ülkeler ve toplumlar için bir gazetenin yaşamış olduğu her günü, her haftası, her ayı ve yılı kutlamaya değer gerekçeler içerir. Gazetecilik zordur da ondan. Bin bir tanımı vardır gazetenin ve gazeteciliğin; bin bir riski vardır. Düşman kazanması kolay, dost kazanması zordur. Buzağı arayanın haddi hesabı olmaz. Ne kadar debelenirseniz debelenin “kulp arayandan” arınamazsınız.
Dengeyi, demokrasinin gerek ve gerçeklerinde arayanlar değil kişisel beklentilerinin ağırlığında arayanlarla uğraşmak zorunda kalırsınız çoğu kez…
Bunu yaşayanlar bilir ve anlar…
Gazete İstamonu için söyleyeceklerim var.
Kastamonu gibi zor bir ilin, İstanbul gibi daha zor bir kentteki Kastamonulular adına yola çıkmış olmasını iki sözcükle özetlemek isterim : “Düş ve gerçek…”
Düş kimin, gerçeği kim yakaladı? Bunları ben tartışmam, okura bırakırım. Beni tarzı ilgilendiriyor.
Sayfaları karıştırdığımda bir kapris ya da bir kendine yontma arayışı göremiyorum. Bu, almaktan çok vermeyi öne çıkaran cesur bir tavırdır.
Yansız olmaya gösterilen özeni Türkiye basın evrenine bir başkaldırı, bir ders verme çabası olarak görüyor ve alkışlıyorum. Bugün, en kolay gazetecilik “ birilerinden yana katıksız olmak”tır. Basın olma “ar” ve “ namusundan” oldukça uzaklaşıldığı bu yeni Orta Çağ’da yansız olabilmek, neredeyse giyotine gönüllü olarak boyun uzatmaktır.
İşin mutfak kısmına gelince ise güncel bir espriyi dönüştürerek özetlemek istiyorum: “ Yemiyorlar ama hala ortalıkta dolaşıyorlar !..”
Eğrileri, doğruları; eksikleri, fazlaları; uzmanlıkları, amatörlükleri; heyecanları, korkuları ile iki isim ağır yük altında. Hüseyin Karadeniz ve Gözde Yüksel (Bu iki isme ilişkin övgüleri kısa kesiyorum, yoksa talimatla yazılmış algısı doğabilir !). Diğer çalışanların görünmeyen ama gazeteye ruh ve beden katan emekleri bilenler için gerçekten kutsal bir değer. Ellerine, yüreklerine sağlık.
Katılımcılara gelince: Bir seçim öncesi beklentiye dayalı olmaktan öte daha genel bir Kastamonu kaygısı taşıyor olanların etkin katılımı anlamlı olurdu, diye düşünüyorum. Belki de zaman bu kompozisyonu doğurdu, bilemem. Ancak, İstanbul’daki Kastamonu sayısal ağırlığına göre katılımı daha çok ve coşkulu bekliyordum.
Açılan her sayfasında Kastamonu’dan bir koku yayan gazetenin İstanbul gibi milyonla ifade edilen Kastamonulunun bulunduğu bir büyük kentte 1500 aboneyi bulmuş (!) olmasını, İstanbul’da yaşayan Kastamonulular açısından bir eksiklik saydığımı da üzülerek belirtmek istiyorum.
Kastamonululara ilişkin yüzlerce sivil toplumunun olduğundan söz ederken, 1500 gibi bir sayının sorgulanır olması gerektiğini düşünüyorum.
Her şeye karşın elimizde bir Gazete İstamonu var ve hep olsun…