DEMEK Kİ NEYMİŞ?
31 Ocak 2015. Çatalzeytinliler Derneği’nin Sultangazi’deki merkezindeyiz. Saat 19:30.
Gözde Yüksel’in bal tadında sunumuyla önce Kastamonulu genç sanatçı Cemil Can çıktı sahneye. Hem duygulandırdı, hem de eğlendirdi. Ardından, Çatalzeytin adını şiir evrenine taşıyan ve duyuran Tahsin Şentürk ile birlikte geçtik konukların önüne.
“Gönül Mayası Adamlar” serisinin 7.’si.
Salonun yarısı dolu idi.
Yaklaşık üç saat sıkılmadan, duygulanarak, coşarak, gülerek ve ağlayarak söyleştik. Tahsin Şentürk’ün dilinden şiirler akarken hep birlikte köylerimize, değerlerimize, çocukluklarımıza, özlemlerimize, yoksulluklarımıza, yarıda kalmış düşlerimize, dedelerimize ve ninelerimize, analarımıza ve babalarımıza gidip geldik, gidip geldik.
Kadın erkek, çoluk çocuk harman zamanı güneşin altında terli terli yemek yer gibiydik.
Hepimiz, birbirimizin kokusunu içine çekiyorduk. Hepimizin gözlerinde bir başka güzellik açıvermişti. Hepimizin sesi gür çıkıyordu.
Saati durdursaydık, güneşin doğuşunu birlikte izleyebilecek kadar cesurduk.
Zaten bir sivil toplum örgütü olarak derneklerin yapması gereken de bu değil miydi?
Buluşturmak, unutturmamak, güç birliği oluşturmak, ses olmak, dil olmak.
İstanbul’da, Ankara’da, Bursa’da, Karabük’te, Ereğli’de, Zonguldak’ta, İzmir’de… Buralarda tek başınıza olabilir, zengin olabilir, önemli “şahıs” da olabilirsiniz ama “çok” olamazsınız. Çok olmayı küçümseyip yalnız olmayı yeğlerseniz çabucak da tükenir, dönüp dolaşıp günün birinde var olacağınız yeri ararsınız. İş işten geçmiş olur mu, bilemem…
Gelelim boş kalan sandalyelerin masumiyetine(!)
Kendisine “Gönül Mayası Adam” denilerek sahneye çıkarılmış olan “gönül adamlarımız”dan kaç kişi yoktu bilmiyorum. Sormadım da. Ancak, o sahneye çıkmış olanlar böyle bir çabaya destek vermiş olsalardı, her halde gelenlerden bir kısmı ayakta kalırdı. Belki de “KİMSE AYAKTA KALMASIN (!)” diye gelmemişlerdir…
Ama keşke, telgraf diye, mesaj diye bir şey icat edilmiş olsaydı. O zaman, “yoğun işlerim nedeniyle…” ya da “ daha önceden programlanmış işlerim nedeniyle” diye bir bahane bulunabilirdi.
Neyse.
Biz dolu tarafına bakalım.
Nefis bir buluşmaydı.
Sağ olun arkadaşlar, sağ kalın.
Değerbilir Çatalzeytinliler, değerbilir Kastamonulular.
Var olun.
Ama demeden de edemeyeceğim.
Demek ki neymiş? Yapınca oluyormuş.
Her zaman herkese başrol düşmez usta.
Kaprisi bırakıp alkışlamayı öğreneceksin.
Yarın geç olabilir.
Demek ki neymiş arkadaş?
Aynayı evirip çevirmeyecek, dümdüz bakmayı becerebilecekmişsin.
Yoksa sen bile seni tanımaz olur çıkarsın.