Öncelikle şunu ifade edeyim. Bu yazı bir futbol yorumu ya da eleştirisi değildir. Spor olarak futbolu sevsem de taktik verecek kadar futboldan anlamam. Çünkü teknik direktör değil mali müşavirim.
Kastamonuspor’un Gümüşhanespor ile yapmış olduğu maçtan sonra sosyal medyada Ziya Doğan hocamız hakkında yapılan bazı eleştiri ve hakaretlere çok üzüldüm.Elenmekten daha çok bu hakaretlere üzüldüm desem abartmış olmam.
Yıllar evvel televizyon programında izlemiştim.Galatasaray’ın UEFA Şampiyonu olduğu günler… Fatih Terim, Galatasaray Üniversitesi’nde öğrencilerle söyleşide…Türkiye’de herkesin futbol ve siyaseti çok iyi bildiğinisöylüyordu. Ve o günlerin meşhur reklamına atıfta bulanarak ekliyordu: “Ağzı olan konuşuyor.”
Çok yakın bir akrabamdan dinledim:“2014 Nisan ayı… Umredeyiz. Tavaf ibadetimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Yanımızdan Türk hacılar geçti. Kâbe’yi tavaf ederken aralarında konuşuyorlar ve Fatih Terim’in Milli Takım performansını eleştiriyorlardı.”
Umre hatırasını anlatan akrabamın verdiği örnek bile Fatih Hocaya hak vermek için yeterli.Eklememiz gereken husus şu: Türkiye’de maalesef “ağzı olan” sadece konuşmuyor. Abartıyor, küfrediyor, hakaret ediyor… Birkaç örnek daha vermek istiyorum.
Mustafa Denizli Fenerbahçe’nin başına geçerken: “Padişah Mustafa Denizli!”,“Mustafa Denizli! Şampiyon yap bizi!” Mustafa Denizli takımdan kovulurken: “ Mustafa Denizli! Rezil ettin sen bizi!”
2002 Dünya Kupası’nı hatırlayın.Milli Takımımız Güney Kore’de maçlara çıkıyor. Turnuva başladı yani. Yapılan yorumlara bakın: “Şenol Güneş’in karizması ve vizyonu yok. Futbol Federasyonu acilen Şenol Güneş’i görevden alıp takımın başına Fatih Terim’i getirmeli.”
Yıllar sonra bu yorumlara Şenol Güneş nazik üslubuyla cevap verdi: “Hedefte kupa varsa insan elbette almak ister. 2002 Dünya Kupası’nda başarısızdım. Bu fikre katılıyorum! Finale kaldım, şampiyon olmalıydım. Bu açıdan bakarsak tabii ki doğru… Son dörtte Brezilya’yı yenseydik finale kalacaktık ve belki de zirveye biz çıkacaktık. Lakin olmadı.”
Lucescu’ya yapılan eleştirilerden bazılarını hatırlayalım. “Kravat bağlamasını bilmiyor. Saçları dağınık. Karizması yok. Korkak futbol oynatıyor.”
Yukarıda örnek verdiğim isimlerin futboldaki başarılarını sıralamaya gerek yok sanırım.
Tarih 10 Mayıs 2017. Hatay maçından sonra Gümüşhane maçından önceZiya Hocanın söyledikleri…“İstediğin kadar maç kazan. İstediğin kadar çıkış yap. Sonunu iyi getiremedin mi kimse o eskiyi konuşmuyor. Futbolda bugün yok, yarın var.”Benzer cümleleri Şenol Hoca da söylemişti:“ ‘Şu forma giyse maçı alır.’ cümlesini kurduğu oyuncu gol attığında ‘Ben demiştim.’ der. Kaybettiğinde arkasında durmaz.”
Bu faslı merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e ait bir söz ile bitireyim.“Galibiyetin sahibi çoktur. Mağlubiyetin sahibi yoktur. Yenilgi yetimdir.”
Gelelim bize…Gümüşhane’ye elendikten sonra Ziya Hoca hakkında yapılan yorumlardan bazıları kesinlikle seviyesiz ve çok incitici idi. Mesela, “Ziya Hoca Gümüşhaneli olduğu için maçı satmış!”Bu ifade insaniyet yönünden ayıptır. Beşerî hukuk açısından suçtur. İlahî hukuk zaviyesinden günahtır. Çünkü iftiradır.
Kastamonu’daki Gümüşhane maçını taraftarsız oynamak zorunda kaldık. Neden? Cevabı çok basit… Aynaya bakalım. Maçı satan Gümüşhaneli Ziya Hoca mı? Yoksa Hatay maçından sonra sahaya girerek takımın ceza almasına sebep olanlar mı? Taraftarın, futbolcunun, yönetimin, teknik ekibin, kısaca tüm Kastamonu halkının emeği yine kendi yanlışlarımız yüzünden harcanmıştır. Eğer müdahale edilmezse gelecek sezonlarda da harcanacaktır.
Unutmadan söyleyeyim… Evimizdeki Gümüşhane maçının facebooktaki videosunu tekrar izleyin. Stadyum dışından Gümüşhane taraftarı ve futbolcularına edilen galiz küfürleri kendi kulaklarınızla işitin. Bazı kendini bilmezlerin neye mâl olduklarınıveolabileceklerini göreceksiniz… Başka takımların küfretmesi, hakaret etmesi bize aynı seviyesizlikleri yapma hakkını vermez.
Gördük ki, şampiyon olmak aslanın ağzındaki lokmayı alabilmek kadar zor…Futbolcu sahada, teknik ekip kulübede, yönetim masada, fedakâr ve cefakâr taraftar tribünde vazifesini yapmaya çalışıyor. Biri diğerinin işini yapmasını zorlaştırmamalı. Eğer şampiyon olmak istiyorsak, sahada, kulübede, tribünde ve yönetimde, şampiyon olmanın gerekliliklerini yerine getirmeliyiz. Başkalarını suçlayarak hedefe varamayız.
Bu yıl gerek sahada, gerek tribünde, gerek masada tecrübe edindik. Bu tecrübe önümüzdeki sezon işimize yarayacak.Hatalarımızı tekrar etmeyelim yeter. Ben bu takımın seneye bu vakitleri 1. Ligde olacağına inanıyorum. Bu yıl yaşatmış oldukları heyecan ve mutluluk için emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.
NOT: Bu yazı Ziya Doğan Kastamonuspor’dan ayrılmadan önce kaleme alınmıştır. Şehrimize yaşatmış olduğun heyecan için teşekkürler Ziya Hoca.