İki kapılı bu han halk arasında “Urgan Hanı” olarak bilinmektedir. Bu tarihi yapı zamanla değişik amaçlar için kullanılmışsa da daha çok “urgan hanı” olarak kullanılmış. Hanın büyükçe bir avlusu ve iki kapısı insana büyük halk ozanı Aşık Veysel’in o meşhur türküsünü çağrıştırıyor: “… Dünyaya geldiğim anda/ Yürüdüm aynı zamanda/ İki kapılı bir handa/ Gidiyorum gündüz gece.”
Kesme ve moloz taştan yapılan dikdörtgen planlı binanın aralarına tuğla kuşaklar konularak revaklı bir mimari görüntü verilmiştir. Alt kattaki ahırlar bölünmek suretiyle yer yer odalara dönüştürülmüştür. Odaların içlerinde baca ve ocaklık bulunan hanın tavanları tekne tonozlu döşemeleri ise tahtadan yapılmıştır.
İki katlı hanın alt ve üst katındaki odalar günümüzde işyeri olarak kullanılmakta olup daha çok terzi esnafı icrayı sanat eğlemektedir. Günümüzde hanın üçte ikisinden fazlası şahısların elinde bulunmaktadır. Hanın dış ve iç kısmında yer alan zarif kuş evleri atalarımızın insanlarla birlikte hayvanlara verdiği değerin en önemli tanıklarından birisi.
Bugünkü birlikteliğimizi tarihi hanın yuvarlak kemerli kapısının iç kısmında yer alan rika yazıyla yazılmış şu kitabe ile bitirmeye ne dersiniz?
Mülük-ü Âli Osman’ın Reisi
Saadet Burcuna olmuş idi mah
Erişti sem’ine semt-i ademden
Niday-ı İrciî fermanına nagah
Delilin rahmet ile yâd edenler
Ola iman-ı kâmil ile hemrah
İlahi rahmetinle mesrur
Cenneti âliyatında edüp şah
Ebulhayrat idi merhum mağfur
Ol Mustafa Efendi rahmeten lillah
Vucuh-i hayre verdi nakd-i ömrün
Mücazat eyleme mahşerde Allah
Emin nasbetti Hacı Mustafa’yı
O dahi sarf-ı makdur etti lillah
Tamam, oldu Bedia söyle tarih
Bu bani dilküşa Elhamdü lillah