featured

“Pazarda hayat var“

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Pazara gitmeyenimiz var mıdır acaba? Hiç sanmıyorum tabiki. Filelerden, kese kağıtlarına, naylon torbalardan, pazar arabalarına kadar geçen teknolojik gelişimi hepimiz yaşadık.

Pazara gitmeyenimiz var mıdır acaba? Hiç sanmıyorum tabiki. Filelerden, kese kağıtlarına, naylon torbalardan, pazar arabalarına kadar geçen teknolojik gelişimi hepimiz yaşadık. Şimdilerde market sepetinden arabaya kadar gitmek bile zor gelirken;pazardan bütçenin yettiği kadar kiloda malzemeyi taşıyabilmenin, 1 hafta boyunca yetecek yiyeceği topluca görmenin,şanslı olanlarımız uslu durmanın bedeli hediye olarak gelen araba ve bebeğin sevincini biliyoruz.
Yeni yüzyılda aynı heyecan pek yok gerçi. Süper, metro, hiper derken ardı arkası kesilmeyen marketlerin de bunda etkisi çok. Semt pazarının olduğu gün civardaki marketler adeta bir günde cirolarını tavan yaptırma adına fiyat kırmakta sınır tanımıyor. Halk günü nedense pazar gününe denk geliyor.
Ama tüm bunlara rağmen pazarda hayat var… Çocukluğumun geçtiği, hali hazırda yaşadığım mahallede cuma günleri kurulan semt pazarı bunun en güzel örneklerinden biri. Marketteki kasiyerin asık suratının aksine (kapanış saatine dakikalar kala gittiyseniz bir de) tabi güler yüzlü olanları tenzih ediyorum; pazarcı esnafı daima mutlu. Üniversite kapısından dönen de ilkokulu bitirip tezgaha koşan da mevcut. Öyle marketteki barkot sistemi gibi 3 liran yetmeyince ürünü geri bırakmıyorsun; ya olunca veriyorsun ya da helalleşip evin yolunu tutuyorsun.
Kastamonulu hemşerilerimizin olduğu tezgahlarla yaptığımız söyleşide “ pazarın samimiyeti” konusunda eminin bana hak vereceksiniz…
“Vicdanımız da kafamız da rahat”
Mustafa Ilgın (36) -Cide Alayazıköyü
“Yaklaşık 32 yıldır İstanbul’dayım, kendimi bildim bileli pazarcılık yapıyorum. Kemerburgaz’da 30 dönüm arazimiz var, kendi yetiştirdiğimiz ürünleri satıyoruz. Biri 11, diğeri 4 yaşında 2 çocuğum var. Sadece ben ve kardeşim Fatih pazar tezgahı açıyoruz haftada 4 gün. Ailede herkes bahçeyle ilgileniyor. Organiğe en yakın ürünleri satıyoruz.Bahçemiz ilçe tarım tarafından devamlı denetim altında. Bu işi öylesine yapmıyoruz. Vicdanımız da rahat kafamızda rahat. İşimizin tek kötü yanı mahsulün para yaptığı zaman bahçemizde olmaması. Tezgahı eksik açma şansımız yok halden alıyoruz o zaman da. Onun dışında bu güne kadar hiç özenti olmadım hayatımdan da işim den de memnunum”
“Eve iş getirmiyoruz”
Emre Kıvanç (22) Cide -Alayazı
12 yaşımdan beri pazardayım.Tezgâhın asıl sahibi amcam Ali Osman Kıvanç. O balıkları sabahın erken saatlerinde halden alır biz de tezgahta dururuz.Dedem, dedemin babası, babam, annem 7 kuşak yani sülalece balıkçıyız.Toplamda 7 kişiyiz,7 pazara gidiyoruz. Her gün bir kişi istirahat ediyor. Ben de mesleğimden memnunum.
Hasan Uygun (36)Cide -Alayazı
20 yıldır pazarcılık yapıyorum Bunun 15 senesi balıkçılık, daha önce yeşillik satıyordum.Eve iş getirmiyoruz; balığı hanım yapıyor evde. Kokusu sebebiyle de bir şey demiyorlar ekmeğimiz bundan çünkü. Sadece kapıdan içeri girer girmez ilk banyoya gidiyoruz. Balık sezonun kapandığı 1 Mayıs’ta tezgahıkapatıyoruz. Sezonun 1 Eylül’de açılmasıyla birlikte işimizin başına geçiyoruz. İşin iyi yanı 8 ay çalışmamız,4 ayın tatil olması. O dönemde memlekete gidebiliyoruz. Gerçi son ay para fazla kalmıyor, kredi çekmek zorunda kalıyoruz.(Gülüyor). Kastamonu adına tek temennimiz zengin iş adamlarımızın Kastamonuspor’a sahip çıkması. Bu bize yeterli. Durumumuz olsa da keşke biz de sahip çıkabilsek.

“Allah vatanımıza milletimize zeval vermesin”

Nail Vural- Cide Fakaz (45) – Şaban Ünal (34)- Antalya
Baba mesleği olduğu için pazarcılığa devam ediyorum, iki de erkek kardeşim var aynı tezgahtayız. Beyoğlu semtinde 40 yılı aşkın pazarcılık geçmişimiz var. Cuma günleri burada tezgah kuralı 6 yıl oldu. Evveliyatında dedelerimiz beygir ile yağ satarmış daha sonra zaireciliğe başlamışız. Pazara getirdiğimiz ürünlerin yüzde 50’sinden fazlası satılıyor. Hava şartları işimizin en zor yanı bazen sıcak bazen de soğuk bizi zorluyor. Önceden tezgahta çok kişi çalışıyordu, ona göre bir potansiyel vardı. Şimdi hem kalifiye eleman bulmak zor hem de potansiyel az. Pazarda sıcak para akışının olması bu işin en büyük avantajı. Bizim ise en büyük avantajımız ailece çalışmamız; 3 kardeş aynı tezgahın başında olmasaydık yapamazdık. Eşim Çatalzeytinli bu güne kadar Kastamonu’ya gitmek nasip olmadı. Tek isteğimiz Allah vatanımıza milletimize zeval vermesin.

“Çocuklarımı pazarcılıkla büyüttüm”

Satiye Gündoğdu (59) Bozkurt – Kutlucaköyü
3’ü erkek 2’si kız 5 çocuğum var onları pazarcılık yaparak büyüttüm. 30 yıl önce mahallede çorap ve başörtü satmayla çalışmaya başladım. Pazarın kurulmasıyla çamaşır tezgahı açtık. 20yıldır bu tezgahtayız. Şimdi çocuk kıyafetleri satıyoruz. Haftada 4 pazar tezgahı açıyoruz, 3’üne gidiyorum. Önce beraberdik şimdi işin başında oğlum var. Onun da toptancı açma hedefi var.

“Evimiz gibi vaz geçemiyoruz”

Bayram Yangöz (40) Bozkurt- Kutlucaköyü
Kendim bildim bileli pazarcılık yapıyorum. Üniversiteyi bıraktıktan sonra hayat şartları bunu gerektirdi ama Elhamdülillah memnunum.2’si erkek 1’kız 3 çocuğum var. Beyoğlu, Kâğıthane ve Şişli semtlerinde 6 gün çocuk kıyafetleri ve çamaşır tezgahı açıyorum.Burası İstanbul’un en ucuz pazarı ama insanlar alış verişe gelmiyor. Buna rağmen buradan vazgeçemiyoruz çünkü evimiz gibi.
 
“Kazancımızı sağlıyoruz”
Mehmet Hıra(40)- Bozkurt-Yaşarlıköyü
20 yıldır pazarcılık yapıyorum.Haftanın 6 günü tezgah kuruyoruz,eşim de destek sağlıyor. Şükürler olsun kazancımızı sağlıyoruz. Pazarın iyi yönü günlük canlı para dönmesi ve fazla stresin olmaması. Mağazanın böyle bir şansı yok. Daha önce pazar tezgahının yanı sıra mağazada vardı. Masrafı çok olduğu için kapattık.

“Hayat güzel, mutsuz olacak bir şey yok”

Erdal Balaban (25) Küre –Ersizlerdere
1985’den beri ailemiz pazarcılık yapıyor. Ben de kendimi bildim bileli bu işteyim. Pazarcılığı seviyorum, 6 gün çalışıyoruz. İki kardeşiz, amcam ve amcaoğullarıyla birlikte çalışıyoruz. 2 tane şarküteri dükkanımız var. Babam dükkanlar piyasa ve finans işleriyle ilgileniyor. Beyinsel olarak o bedensel olarak biz yoruluyoruz. Hayat güzel, mutsuz olacak bir şey yok her şey yolunda gidiyor.
Kastamonu’dada güzel gelişmeler oluyor, zamanla bunlar daha güzel olacak. Ama Ersizlerdere köyünde iki kayanın arasına büyük bir Türk bayrağı istiyoruz.Röportaj: Gözde YÜKSEL

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!