Edebiyatımızın Koca Çınar’ı, Hababam Sınıfı’nın Babası: Rıfat Ilgaz
Okutma Üzerine “SINIF’ın ozanıyım mimli
HABABAM SINIFI’nın yazarıyım ünlü
Kim ne derse desin, çocuklar için yazdım hep.
…
İki iş tuttum ömür boyu köklü.
Çocukları okutmaktı ilk işim.
İkincisi,
Yazdıklarımı çocuklara okutmak.’’
Rıfat Ilgaz
DÖRT MEVSİM
YÜZYIL’ımı dörde böldüm…
Her bölümü bir mevsim,
Biri kaldı, üçü gitti…
YAZ’ı gitti, GÜZ’ü gitti,
Karlı, tipili KIŞ’ı gitti,
Yemyeşil bir bahar kaldı!
Rıfat Ilgaz
‘’…Cide, doğduğum eşsiz, benzersiz memleket… Ne iyi etmiş de anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş!.. Her şeyimi yitirdiğim günlerde Cide’nin belleğimin duvarlarına yansıyan görünümü ile dirilir, yaşama gücümü tazelerdim…’’
7 Temmuz 2012, “Hababam Sınıfı’nın yazarı” olarak herkesin gönlünde taht kuran şair-yazar Rıfat Ilgaz’ın ölümünün 19’ncu yılı…
Rıfat Ilgaz, Kastamonulu olmaktan dolayı gurur duymamın en başta gelen değerlerinden , gönlümdeki edebiyat krallarından, ailemden bir büyüğüm olarak gördüğüm ve saygı duyduğum, dedem gibi sevdiğim, o mavi gözlerinde hep bir hüzün olan, yılmadan durmadan, bıkmadan üreten duyarlı yürek…
Mizah gücüne ve kıvrak zekasına hayran kaldığım, insan gibi insan. Bizim iç dünyamızı, bize toplumcu ve gerçekçi bir üslupla en sade dilde aktaran büyüleyici edebiyat kahramanımız o, ‘sarı yazma’ denince ilk akla gelen isim. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen asla pes etmeyen gözü kara yazarlardan, en güzide hemşerilerimizden o.
Yaşamanın ve yazmanın ne demek olduğunu gösteren, hayatı roman gibi geçen, hastane, hapishane, basımevleri arasında mekik dokuyan, bir dönem Türkiyesi’nin acı gerçeklerini yaşayan mücadeleci, güçlü halk adamı, tüm çocuklara, gençlere ve yetişkinlere örnek olmaya devam ediyorsun. Türk edebiyatına getirdiğin yenilikler için, ve kattığın değerler bizi heyecanlandırmaya, büyük bir soluk aşılamaya devam ediyor.
Seni, her zaman ‘Dört Mevsim’ şiirinde söylediğin ‘’…Yemyeşil bir bahar kaldı!’’dizesindeki gibi yemyeşil bir bahar olarak anımsayacağız, sevgi, saygı ve özlemle…
Rıfat Ilgaz’ı, saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz
Hem yazılarında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgiyi benimseyen Rıfat Ilgaz, II. Dünya Savaşı döneminde öğretmenlik yaparken hayatında ve çevresinde gördükleriyle toplumcu bir anlayışa yöneldi. Halktan biri olması ve halkın çektiklerini kendisinin de çekiyor olması bunu ifade etme isteği ve ihtiyacı yarattı.
Türkiye’nin en çalkantılı siyasi dönemlerinde devam ettiği dergiciliğiyle, aynı dönemdeki birçok yazar gibi, hayatı, sorgu, tutuklama, işkence döngüsünde geçen şairin, adliye koridorlarında ve hapishanede çok zorlu zamanları oldu. edebiyat hayatı boyunca oldukça üretken oldu. Şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına birçok farklı alanda eseri bulunmaktadır. Rıfat Ilgaz’ın bir zamanlar toplatılan ‘Karartma Geceleri’ romanı, 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girmiştir.
Rıfat Ilgaz’ın eserleri günümüzde, oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte kurduğu, Çınar Yayınları’ndan çıkmaktadır.
O, gönlümüzde Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak taht kurdu ama altmış yayınlanmış kitabı var. Onun şairliğine, romancılığına ve öykü yazarlığına da gereken özeni göstermeli, gelecek nesillere tanıtmalıyız.
“Cide Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali”
“Onun ölümünü karamsar bir havada yas tutarak anmak istemiyoruz” diyen Rıfat Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz, babasının yaşadığı bu zor dönemleri unutmak istercesine, onu, bir festivalle anmak istediklerini dile getirmiştir. Her yıl vefat ettiği gün olan 7 Temmuz’da babasının doğum yeri olan Kastamonu’nun Cide ilçesinde “Cide Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali” ile Rıfat Ilgaz, farklı etkinliklerle hatırlanmaktadır.
HABABAM SINIFI, SİNEMANIN UNUTULMAZ YAPITLARINDAN OLDU
“Hababam Sınıfı”, Rıfat Ilgaz’ın en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Günümüze kadar Türkiye’de yazılmış en iyi mizah kitaplarının başında gösterilir. Bir süre sonra tiyatroya sinemaya da uyarlanmış, İnek Şaban’ından Hafize Ana’sına, Kel Mahmut’tan Güdük Necmi’ye kadar pek çok karakteriyle Türk Sineması’nda bir efsane olmuştur. Türkiye’nin yüzünde koca bir gülümseme olduysa ve hala oluyorsa, bunda yazar Rıfat Ilgaz’ın da payı büyüktür.
82 yıllık hayatına sığdırdığı bir dolu roman, öykü ve şiirleriyle Rıfat Ilgaz, Türk edebiyatının önde gelen yazarları arasında yer alıyor. Ilgaz, 1982 Madaralı ve Orhan Kemal roman ödüllerini kazanmıştı, bununla birlikte yaşamı boyunca birçok ödüle layık görüldü.
ARKADAŞLARININ ACISINA DAYANAMADI
Türkiye’nin büyük yarası kabul edilen 2 Temmuz 1993 ‘Sivas Katliamı’, Rıfat Ilgaz’ın ölümünü hazırlayan olaylardan biri oldu. Sıvas’ta yanarak ölen aydın dostlarıyla olaydan bir hafta önce, Yazarlar Birliği’nin kendisine verdiği altın madalya ödülünü alırken bir araya gelmişti. Ailesinin çabalarıyla olayı duyması engellenen Ilgaz’a, Madımak Katliamı’nı oğlu Aydın ve aile dostları alıştıra alıştıra söyledi.
Bu olayı kabullenemeyen Ilgaz yakın çevresine “İnsanlık tarihinde böyle bir şey olmadı, Firavunlar Piramitlere saldırdı ve bunun gibi birçok olay oldu ama bu başka, aydın insanları bir kütüphane dolusu kitap gibi yaktılar” dedi.
Arkadaşlarının acısına dayanamayan Ilgaz, içini Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan demeciyle döktü: “Yaşamla ölümün bir anlamı kalmadı. Her şey yalama oldu! Artık hiçbir şeye inanmıyoruz. Yaşama da inanmıyoruz. Artık yaşam yalama oldu. Evden dışarı çıkmamak mı lazım? Bizim aklımız ermez oldu. Asım benim çok eski dostum. Benim için yıllarca çalışıp değerli kitaplar yazan bir yazar. Yazar, kitapları yalnız kendisi için yazmaz. Kitaplar birer sevgi derlemeleridir. Asım aylarca yıllarca benimle yattı, kalktı. İyi günlerimde gülmüş; hapishanelerde, kelepçelerde ağlamış.
Gözlerinin önünde 81’de kelepçeliyim. Asım yanımda. Türkiye’de, yaşama da ölüme de inanılmıyor. Asım Bezirci yaza yaza kayboldu gitti işte. İnsanca yapabileceğimiz tek şey, şimdi Asım’ı saygıyla anmak.”
2 Temmuz Sivas Madımak Olayı’nda başta yakın dostu Asım Bezirci olmak üzere birçok kişinin katledildiği haberine oldukça üzülen Ilgaz, bundan 5 gün sonra, 7 Temmuz 1993’te Ataköy’deki evinde vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na, dostu Bezirci’nin yanına defnedildi.
Son şiirini 19 Kasım 1991’de yazdı:
“ Son Şiirim
Elim eline değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım.”