Kardeşliğin, dostluğun pekiştirildiği, dargınların barıştığı, gönül sofralarındaki sevginin paylaşıldığı, hoş sohbetlerin dışarıya ışık saçtığı günlerdir bayramlar.
Akraba ziyaretleri, konuk ağırlamaları derken yorgunluğun hizmet aşkıyla sönük kaldığı günlerdir bayramlar.
Kimimiz mutfakta, kimimiz salonda, kimimiz akraba ziyaretleri için tatlı bir telaş içinde koşturup dururuz.
Kapımızı çalan misafirlerimizi “Hoş Geldin” nidasıyla içeriye buyur ederiz. Bayram diye iki kere kucaklarız dostlarımızı.
Geleneklerimiz bayramlarda küçüklerimizle hediyeleşmeyi öngörmüştür. Asırlardır komşunun çocuğunu sanki kendi çocuğumuz gibi görüp kucakladık. Mendil ve şekerlemeler evimizde muhakkak olurdu.
Anadolu insanın kökünde vardır misafirperverlik, hoşgörü ve insani duygular. Ama bazıları bu topraklarda yetişse de insanlıktan alamamış nasibini.
Günümüzde bayramlaşma deyince dostluğun kardeşliğin yanında birde vahşeti düşünmeliyiz. Bayramlaşmak için sokağa çıkan binlerce çocuk maalesef bir daha evlerine dönemediler. Birçoğunun cesetlerine ulaşılırken, birçoğu hale meçhulde…
Devir çok mu değişti? İnsanlara ne oldu? Değerlerimizi mi kaybettik?
Bunlar bilinmez ama ailelerin bilmesi gereken çok önemli bir mevzu var.
“Çocuklarını unutmamak”…
Çocuk bu çanta gibi bir yerde unutulmaz demeyin. Bilinçlendirmeyerek unutuyoruz çocuklarımızı.
Paranoyaklaşarak bir hayatı geçirmek mümkün olmayabilir fakat çocuklara verilen zararlar en yakın bildiklerimizden geliyor. Emanet ettiğimiz bir eşya değil kendi canımız.
Canımızı yakıyorlar…
Çocukları küçük yaşlarda kendi çevrelerinden gelebilecek kötülüklere karşı uyarmak anne baba olarak en önemli görev. Sevdiği oyuncağı alabilmek için “Biraz daha param olsa” diye düşünen çocuğunuza açılan kapılar her zaman iyi niyetle olmuyor.
Evde ki işler bitmediği için tek başına sokağa çıkan çocuğunuz yanlış kapıyı çalıyor ve maalesef kötü niyetli kişilerin kurbanı oluyor.
Çocuğunuzu sokağa çıkarmamak çözüm değil. Bırakın ev işlerini onunla birlikte ziyaret edin komşularınızı.
İstediği oyuncağı alabilmek için çok parası olması gerektiğini düşünmesin çocuğunuz.
Çevresinden gelebilecek zararları “Aman daha çocuk, anlamaz” diyerek, anlatmaktan kaçmayın.
Çocuğunuz yaşamasından korktuklarınızı; onun duygularını unutarak, bağırarak ya da şiddetle değil işbirliği içinde olarak anlatın…
“Kayıp çocukların yüzde 100’e yakın kısmı, eğer 24 saatte bulunamazlarsa ya bir suçun faili ya da bir suçun mağduru oluyorlar.
’Çocuğum eve dönebilir’ düşüncesiyle polise ihbarda bulunmakta geciken Ailelerin çocuğun kaybolduğunu anladıkları andan itibaren polise bildirmeleri ve çocuğun en son görüldüğü yerden itibaren aranması gerekiyor.
Bulunmak istemeyen bir çocuğu bulmak hayli zor.
Pek çoğu yetişkinlerden yardım görüyor.
Kaçırılan çocuk için ise ilk 3 saat, kritik zaman. Ailelerin bu konuda duyarlı olmaları gerekiyor.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürü Murat Koçak