Dış ses:-Bir fotoğraf çekinebilir miyiz amcacığım/teyzeciğim?
İç ses: Daha bir sarılsa mıydım acaba? Yeterince samimi oldu mu? El öperken de bir tane çekinelim sonra basınla paylaştık mı bunları ne kadar halktan olduğum yansır sayfalara…
Dış ses: Tabii, ben sizi sık sık ziyaret ederim bir ihtiyacınız olursa arayın beni.
İç ses: Yaa, 365 gün sonra yine buraya gelinir mi?
Her gün sayısız iç savaşlarımız olur kendimizle… Kimi zaman yüzümüz güler içimiz kan ağlar, bazen de sırf başkalarına sevimli görünmek için kişiliğimizi değiştirip dünyanın en mükemmel insanı kimliğine bürünürüz. Zordur kalıp gibi suratımızda duran maskeyi tutmak. Yanımızda biri varken de çıkartamayız ki. Gelecek planlarımız var çünkü! Yükselmek, daha çok yükselmek ve daha çok…
18- 24 Mart Yaşlılar haftasıydı…
Siyasilerden, iş adamlarına bir çok kişi bakımsızlıktan çürüyen evlerde; tek başına yaşayan ya da huzur evlerinde yaşayan yaşlı amcaları, teyzeleri ziyaret ettiler.
“Ne var ki bunda?” diyebilirsiniz.
Çoğu az önce okuduğunuz iç ve dış ses çatışmalarını yaşadı kendi içlerinde… Fotoğraflara yansıyan kareler onların iyi değil, fırsatçı olduğunu yansıttı oysaki…
Bırakalım siyasileri, iş adamlarını ya da başkalarını. Pusulayı maskesiz aynaya bakamayan kendimize çevirelim.
Doğanın kanununu; doğduk, ömrümüz varsa yaşayacağız ve ömrümüz uzun olursa yaşlanacağız…
Bebekliğimizi hatırlamamız elbette ki mümkün değil ama bir bebeğin bakımının ne kadar zor olduğunu hepimiz biliriz ya kendi çocuğumuzdan, ya kardeşimizden ya da yeğenimizden…
Gecenin yarısında anne babasını uyandırması, altını pisletmesi, yürüyememesi, konuşmayı öğrendiğinde aynı soruları sorması, istediği olmadığında zaman mekan dinlemeden avazı çıktığınca bağırması…
Ve bizim “çocuk işte” deyip sineye çektiğimiz sayısız hareketleri.
Peki, neden bize emek veren annelerimizi, babalarımızı kendi vermediğimiz huzuru başkaları versin diye kurumlara terk ediyoruz?
Suçu kaşığı ağzına getirememesi mi? Unuttuğu isimleri size sorması mı? Yürüyecek dermanı kalmadığı için sizin onu taşımak zorunda kalmanız mı? Yeni aldığınız yatağınızı ve çarşafınızı kirletmesi ya da arkadaşlarınızın evde yaşlı var diye size gelmek istememesi mi?
O’na kötü davranmak hakkınız (!) çünkü sizin vaktinizi çalıyor ve sizin vaktiniz her şeyden önemli öyle değil mi?