Hepimize geçmiş olsun. Hevesi kursağımızda kalan bir sözde yerel, özde de genel seçim yaşadık. Yaşadık, bitti gitti demek isterdim ama bu ülkenin yazgısında insana iç huzuru veren bir sonuç bulmak ve tatlı tatlı yarına bakmak düşten de öte bir mucize. Seçilenler seçildi. Şimdi sırada sorunların tanımı ve beklentiler olmalı. Konumuz da doğal olarak Kastamonu…
Şimdi size kaynağı TÜİK olan bir haberi aktaracağım. Gözden kaçmış olabilir. Bizden, seçilenlere bir uyarı aydınlatma fişeği olabilir belki.
1.”2012’de en yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla Japonya (%24.4), Almanya (%21.1) ve İtalya (% 20.8) olurken Türkiye (% 7.5) 91’inci sırada yer aldı.
Dikkatinizi çekmek isterim. Bir ülkede yaşlı nüfusun oranının artmış olması gelişmiş olmakla açıklanabilir. Keşke aşağıda okuyacağınız haberin ayrıntısını bu bağlamda görebilseydik.
2.” (Türkiye’de)Hızla artan yaşlı nüfus aynı zamanda yoksullaşıyor. Yaşlı nüfustaki yoksulluk oranı 2012’de yüzde 17’den yüzde 18,7’ye çıktı. Yaşlıların yarıdan fazlası iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek masrafını karşılayamıyor.”
Şimdi, yaşlı nüfusun artıyor olması sağlık politikalarını siyasal beklenti malzemesi yapanlar açısından olumlu sayılabilir. Ancak, gerçeğin gizlenmeye çalışılan ama gizlenemeyen acı yanı 2. maddede sırıtıyor.
Yani, uzun yaşıyor olmak bir refahla buluşmuyor.
Yaşamının neredeyse tüm aşamalarında yoksulluk çekmiş insanların ileriki yaşlarındaki yoksulluklarından söz ediyoruz. Ne kadar övünsek azdır değil mi?
Bu oranları İsveç, Norveç gibi ülkelerde ele alsaydık şöyle olurdu: Sağlık politikaları ve uygulamaları mükemmel. İnsani beklentilerin karşılanma oranı yaş ilerledikçe yükseliyor ve yaşlıya saygı üst düzeyde. Kamu kaynaklarından yaşlılara ayrılan pay çağdaş insanı anlatacak ölçülerde. Ve yaşlılarımız mutlu.
91. sırada olduğunuza göre bunların hiç biri sizin için geçerli değil demektir. Yani Türkiye’de yaşlı olmak gelişmişlikle ilgili değil tam tersine bir perişanlık belirtisi.
Şimdi haberin bizim açımızdan en bomba noktasına gelelim.
3.”Yaşlı nüfusun en yüksek olduğu il, yüzde 16.7 ile Sinop oldu. Sinop’u yüzde 15.7 ile Kastamonu ve yüzde 14.3 ile Çankırı izledi.”
Şimdi, yukarıdaki 3 maddeyi birlikte değerlendirecek olursak:
-İlimiz, özellikle göç yüzünden genç nüfusu barındıramamakta; göç dışında kalanlar ya da göç sonrası dönenlerden oluşan yaşlı nüfusu barındırmaktadır.
-İlimizdeki yaşlı nüfus, gelişmiş ülkeler yaşlı nüfusunun yaşadığı standartlardan uzak yaşamaktadırlar ve yoksuldurlar. Yani, muhtaçtırlar. Bu, apaçık bir ayıptır.
-İlimiz, parçalanmış aileler yumağı durumuna gelmiştir. Yaşlılar genellikle çoluğu çocuğu gurbette olan yarı kimsesizlerdir. Bu konuda kılını kıpırdatanlara da rastlanılmamaktadır. Yaşlılar, sessiz yalnızlıklarına terk edilmiş durumdadırlar.
-Ne yazık ki ilimizde yaşlıların sosyal gereksinmelerini giderecek ve karşılayacak resmi ya da özel yatırımlara rastlanılmamaktadır.
Yaşlıların oylarını alarak seçilmiş olanlara bir uyarı ve duyurudur…