İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YILIN BAŞI

YILIN BAŞI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


Çocukluğumun karlı geçen yılbaşı geceleri ve TRT’nin yılbaşı özel programları bir yana sobanın üzerinde kızartılan kestaneler, annemin delikli teneke kutuda patlattığı patlamış mısırların kokusu hala burnumda

Hele dedemizin bahçesinden toplayıp kış aylarında çürümesin diye eğrelti otunun altında sakladığımız mis kokulu elmaların, çocukluğumun mütevazı yılbaşı gecelerinde ayrı bir yeri vardır.

 Hafızama kazınan başka bir detay ise babaannemin her yılbaşı gecesi bize eşlik ederken, tatlı bir sertlikle söylediği şu sözleridir:

 -Yılbaşı Hıristiyanların adetidir yavrum. Bizim dinimizde caiz değildir. Kutlama yapmak, gülüp oynamak haramdır.

 Babaannem bu sözleri söylerken, bir taraftan sobanın üzerindeki kestaneleri çevirir, sobanın sıcaklığından dolayı yanakları al al olurdu. Yüzündeki muzip ifadeden dolayımı bilinmez bu cümleler benim için kış masallarından oluşan bir demet gibiydi.

 Aradan yıllar geçip ben biraz daha büyüdüğümde, aslında bu sözlerin sadece babaannemin öngörüsü veya masal kadar masum bir düşünce olmadığını anladım. Gerek bazı din adamları gerek bir takım siyasetçilerin babaannemle aynı fikirde olduğunu gördüm.

Gençlik yıllarıma uzanan her yeni yılda, çocukken masal zannettiklerim benim için artık birer soru ve merak haline gelmişti.

TARİHE BİR BÜYÜTEÇ TUTALIM

Hristiyanlıktan, çok daha önce, takvim yılının icattı ile başlamıştır her şey. Zamanı hesaplamakta takvim yılının esas alınması; Asurlular, Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar da olduğu gibi, eski Türklerde de vardır. Hepsi aşağı yukarı bir yıllık süreyi, ya güneşe ya aya bakarak zaman dilimlerine bölmüşlerdir. Sürenin ilk gününü de, bir yılın başı saymışlardır. Bugünküne en yakın takvim olan Jül Sezar’ın adını taşıyan, Jülyen Takvimi’nin yürürlüğe konuluşu, M.Ö. 46 yılında gerçekleşmiştir. Yıl değişiminin törenlerle, şenliklerle kutlanması, o takvimlerle birlikte daha da yoğunlaşmıştır.

Hristiyanlığın ortaya çıkışından sonra, bu kutlamalara Hristiyanlar tepki vermeye başlamışlardır. Çünkü onlar; kutsal günleri olan 25 Aralık İsa’nın doğumunu, bir hafta süren Noel Bayramı olarak ilan etmişlerdir. Kendi dinleri ile ilgisi olmayan yılbaşı kutlamaları, Noel’i gölgede bırakmasına tahammül edememiş ve yasaklamışlardır.

Nitekim o geceye konulan şenlik yasakları,13’üncü yüzyıla kadar devam etmiş, ancak ondan sonra gevşetilmiştir. 16’ncı yüzyılda, Jülyen Takvimi’ne bazı değişiklikler getiren Gregoryen Takvimi’nin kabulünden sonra da, Hristiyanların yeni yıla bakış açısı fazla değişmemiştir. O günü kutlama eğilimlerinin, özellikle  19’uncu yüzyıldaki artışı da, bir din işi değildir. Onlar için artık bir dünya işidir. Yeni atılımlar, ticari ve yeni başlangıçlar sayma ihtiyacının sonucudur.

***

Durum böyle iken yeni yıl gecesini, bir hafta önceki Noel gecesi ile kıyaslamak pek doğru sayılmaz. Bütün bu kavram kargaşası bir tarafa, yeni yıla abartmadan, aşırıya kaçmadan, kendi kültürümüz çerçevesinde gülen bir yüzle karşılamak Müslüman Türk halkının en doğal hakkıdır diye düşünüyorum.

 

Ben yılbaşını babaannemin masalımsı hikayeleri ile anımsayıp, 2014’ü geçmişe emanet edip 2015’e umutla merhaba demeyi düşünüyorum.

Tabi sevgili İstamonu okurları  sizi asla unutmuyor, bu satırlara gözü değmiş herkesin, yeni yılını kutluyor, her şeyden önce sağlıklı, huzurlu, bol bereketli ,barış içinde bir yıl geçirmenizi  temenni ediyorum.

 MUTLU YILLAR                                                                         

 

 

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!