İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. SEÇİM MEKTUPLARI-3

SEÇİM MEKTUPLARI-3

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Aklını kullanmayı beceren toplumlar, kendi yönetimleri için seçenek üretebilen ve ancak bu yolla demokratikleşebilen toplumlardır.

Seçenek oluşturmanın ön koşulu ise sorgulama ve eleştirme becerisinin gelişkinliğidir. Bu tür becerileri gelişkin olmayan toplumlarda katıksız bir itaat ve kendisini teslim etme davranışı gelişir. Böylesi toplumların ve bu toplumları oluşturan bireylerin kendi geleceği olamaz, beklentileri olamaz, düşleri olamaz, karar vermek gibi bir işlevleri olamaz, hakları olamaz, özgürlükleri olamaz.

Kolay yönetilebilecek olan böyle bir toplumu yaratmak isteyenlerin en kestirme başvurdukları yöntem; kendi ellerinde olan yönetme yetkisini ilahi güçlere bağlamaktır. Çünkü böyle yaptıkları ve toplumu buna inandırdıkları zaman her şeyi yapma hakkına sahip olacaklardır. Bunlar, kendilerini ilahi gücün temsilcisi yerine koyarak toplumu sustururlar. Toplumun beklentilerini sıfırlarlar ve topluma ne verirlerse toplumun ederinin o kadar olduğunu dayatırlar. Varlıklar bu anlayışa dayanarak haksızca bölüşülür. Kendilerinin ilahi gücün temsilcileri olduğuna toplumu inandırmış olan bir avuç yönetici toplam varlıkları yüzde doksanına, toplam hak ve özgürlüklerin yüzde doksanına konarlar ve egemenliklerini zavallılaştırdıkları halkın tepesine çökerek sürdürürler. Gık diyen olursa o, din dışılıkla suçlanır; suçlanmakla kalmaz ibret-i alem için cezalandırılır. Bu da ilahi gücün arkasına sığınarak korku salmaktır. Aynı zamanda bu korkuyu yayacak ve yaşatacak kurumları da oluştururlar. Bu kurumlar sınırsız güç ve para ile beslenir. Bu kurumlara “kendi varlığını düşünüyorsan benim varlığımı korumalısın” mesajı verilir. Ve ne yazık ki günün birinde bu tür kurumlar içerisinde yer alanlar en yakınlarından başlamak üzere kendi halkının düşmanı kesilirler. Tarihte bunun örnekleri bolca bulunmaktadır.

Ne zaman ki toplum aklını kullanma özgürlüğünü elde eder ve aklını kullanmaya başlarsa bunlardan hesap sormak için harekete geçer ve bunlar da saklanacak delik ararlar. Ama olan olmuş, suçsuz günahsız bir ya da iki nesil yok olup gitmiştir.

İyi de aklın kullanımının yolu nedir?

Bu, özgür ve bilimsel eğitimden geçer.

Bakın Avrupa, ne zaman ki toplumun aklını kilisenin tekelinden kurtardı ve özgür düşünceyle bilimsel alanı birleştirdi; o zaman gelişmeye ve kalkınmaya başladı.

İnançları kişinin kendi iç dünyasına bırakmayan yönetimlerin demokratik olmaları asla beklenemez. Hakkın dağılımında adil olmaları asla söz konusu olamaz. Onlar, “varsa da yoksa da ben” diyenlerdir.

Seçimlere gidiyoruz.

Kendi yönetimi adına seçenekleri tartışmayan, aklın yerine katıksız itaati koyan bir toplum her şeyden önce kendi geleceğine ve yakınlarının geleceğine kurşun sıkmış olur.

Eğer yönetimden bir yarar bekleniyorsa, en geniş yarar bekleyen insanlar adildir. “Ben” diye dünyanın altını üstüne getirenler ise bu dünyada ve öteki dünyada veremeyecekleri hesapların altına girmiş olanlar olacaktır.

Evet, önce akıl… 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!