İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. ÇOCUKLARA SIRA NE ZAMAN GELECEK?

ÇOCUKLARA SIRA NE ZAMAN GELECEK?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Ağır ağır ilerlerken kağnılar, saman yığının üzerinde, ağaçların dallarına tutunma telaşıyla geçti bizim çocukluğumuz. Sabah seheri ile planlanan günümüz akşam güneşin batışına kadar sürerdi. Yönetmeyi de yönetilmeyi de idmanlardık köyümüzün tarlalarında. Ekmeyi de biçmeyi de öğrenirdik. Bir avuç buğdayın kıymetini de bir elmanın tadını da biz köyümüzde öğrenmiştik. Yüzümüzün güneşten kararmasını da, ellerimizin nasır tutmasını da iyiliğe bağlardık. Hatta sevinirdik işe yaradığımız için. Çok değildi yaşımız tüm bunları yaparken. Amcamın oğlu Rasim’in traktör başına geçtiği yaş belki sekizdi bilemedin dokuzdu. Ekin biçmeye başladığım yaş on olmamıştı her halde. Çocuktuk ama kendimizi işe yarar hissediyorduk. Tüm bunları yaparken de oyun oynamaya devam ediyorduk. Akşam olup da gün batarken elimize aldığımız topla köyü aydınlatan tek elektrik direğinin altında top oynardık. Kiminin yaşı on kiminin yaşı otuzdu. Kimse bizi oyundan çıkarmazdı, yaşımız küçük diye. Fark etmezdi yaşımız, mesele beraber olmaktı aslında.

Tüm bunları neden yazdığımı sorduğunuzu duyar gibiyim. Oysa birlikte olmak ve çocuklarımıza da bir şeyler yaptırabilmek adına söylüyorum bunları. Büyük şehrin önemli yaşam biçimlerinden birisi olsa gerek misafirliklerin azalması. Gidilmeyen yollarda ot bitmesi gibi ailelerin dostluklarında da yabani otlar bitti. Beraber olduğumuz zaman dilimlerinde ise ne eşlerimiz ne de çocuklarımız bizimle. Onlar evlerde bizim eve ulaşmamızı bekliyorlar. Onların bir işin ucundan tutmalarını sağlayacak bir yöntem geliştiremedik. Onlar ya çok küçüktüler, ya da işten anlamıyorlardı bizim için. Kendimizin onlu yaşlarda yaptığını çocuklarımıza yirmili yaşlarda yaptırmıyoruz. Ne yaptığımız dernek merkezleri, ne de toplandığımız salonlar çocuklar için planlanmamış. Birbirlerini tanımayan bir sürü çocuğun Kastamonu’nun yarınını hazırlamalarını istiyoruz. Hatta çok ileriye gidiyor, her şeyi onlar için yaptığımızı da iddia ediyoruz. Ama gerçeğin öyle olmadığını lafımız değil de işimiz gösteriyor.

Birinci kuşakların birbirini tanıdığı, ikinci kuşakların anımsadığı ve üçüncü kuşakların isimlerini dahi bilmediği bir sürü kan bağı olan çocuklarımız var. Hatta siz, bu yazıyı okuyan siz… Başkasına sormanıza gerek yok. Sadece kendinize sorun; dedenizin kardeşlerinin torunlarını ezbere sayabiliyor musunuz? İddia ediyorum bu soruya sadece gülümsersiniz. Yani durum bu kadar acı… Çocuklarımızı birbirlerinden bu kadar uzak tutarsak bunun olması da gayet normal. Çocuklarımızın da bu sosyal hayata bir şekilde entegre olması gerekiyor. Ya da onlarda sizin gibi büyükşehrin dayanılmaz cazibesi içinde kalabalıklarda yaşarken yalnızlaşacaklar.

Bu konuda öneri getirmememi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Koca toplantı salonlarında indir-kaldır yöntemiyle bizleri yönetmeye kalkışan dernek yönetimlerinin, kendilerine dert etmeleri gerekir. Gösterdikleri kulis çalışmalarındaki başarıyı bu alanda da beklemem doğal olsa gerek. Yönetmeye talip olanların yönetilenlerin isteklerini görürken, yönetilenlere yeni ufuklar açmalı, onların hesap edemediklerini hesap etmelidirler.

Sakın bu konuda o mucizevi çözümü önüme koymaya kalkışmasınlar bu büyüklerimiz. Dernekler çocuk kolları kuralım felsefesine girdikleri an çocuklaşacaklardır. Kadın kolları kurarken gösterdiğim tepkiyi burada da gösterebilirim. Malumunuz o konuda da fikrim yönetimde kadını kendinize eş görmeyip erkek yönetim kurulları kurarken sıkılmazken, kadınlarınızı da doğum günleri, evlilik yıl dönümleri ve kadın günlerinde hatırlıyor ve hatırı sayılır sözleri yüksek perdeden söylerken bana inandırıcı gelmiyorsunuz. Aynı meselede çocuklar için de öneriniz oyun salonları yapmak, çocuk salonları yapmak ve çocuk kolları kurmak gibi fikirler gelmesin. Çünkü bunları bu kardeşiniz de düşünebiliyor.

İşin başına dönersek biz ve sizler yoksun ve başarılı bir çocukluk geçirmişken, çocuklarımıza varlıklı ve başarısız bir çocukluk geçirttiğimizin farkına varmalı, aile bağlarımızı da kuvvetlendirme noktasında gayret göstermeliyiz. Özellikle büyük Kastamonu ailesinin akraba penceresinde birbirlerini daha yakın görebilmeleri için perspektif geliştirebilmeliyiz.

Sağlıcakla kalın…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!