Kastamonu ismini taşıyan ilk TV kanalı 2000’li yılların başlarında açılmış lakin açılışı ile kapanışı bir olmuştu. İkinci TV. kanalı da 1,5 yıllık bir süreçten sonra tarihe karıştı.
Kastamonu ismi görsel medyada buharlaşıp gitti ne yazıkki.
Bir başka yayın grubu tarafından satın alınarak ismi değiştirildi.
Vah ki vah…!
***
Sevgili Zafer Geyik’le beraber Kastamonu’nun tarihi ve kültürel mekânlarını
tanıtmaya çalıştığımız, bu sezonda devam edecek olan “Tarihin Derinliklerinde” ismini taşıyan bir program yapıyorduk kanalda. Az da olsa katkımın olduğuna inandığım kanalın kapanması beni hüzünlendirdi ve en hafif haliyle “Şehrin sesini kaybetmesi” gibi geldi bana.
***
Her meslekte olduğu gibi televizyonculuğun da nimeti de külfeti de vardır.
Memleketinin sesi ve soluğu olabilmek,
Kitlelere ulaşıp onları etkilemek,
Gündemi oluşturan aktörler içinde yer almak,
Kamuoyunda belirleyici ve yönlendiren güçlerden birisi olabilmek.
Tanıtımın envai çeşidini kolaylıkla yapabilmek,
Oldukça fiyakalı ve havalı bir sektörün kartvizitini taşıyor olabilmek,
Sihirli ekranın arkasından tüm dünyaya hitap ediyor olmak gibi çokça nimeti de olan bir alan burası.
****
Bununla birlikte;
Bol akçeli netameli bir iş sahası.
Gideri bol geliri az, uzun koşulu bir kulvar…
Kolay kolay da vazgeçilemeyen rizikolu bir uğraş alanı.
Meşakkatli, belki uzun soluklu olanlı mutlu edecek biraz da heyelan bölgesinde inşaat yapma gibi zor bir şantiye alanı…
***
Ne aradığını bilmeyen ne bulduğunu bilemez derler. Galiba ne aradığımızın ne de kaybettiğimizin yeterince bilincindeyiz. Olgunlaşmamış fikirler, orta ve uzun vadesi olmayan projeler, hariçten gazel okumalar, insanı mutlu edip başarı vaat etmiyor, baharı görmeden hazan yaşatıyor insana.
***
Günün birinde Kastamonu ismiyle 3.deneme olur mu kim bilir?
Umarım kısa sürede bizi yanıltır ve daha güçlü sermaye, daha güçlü bir
ekip, daha gür bir sesle karşımıza çıkarlar.
Medya Çağı’nda “Sesini kaybeden bir şehir” olmaktan Kastamonu olarak biz de hep birlikte kurtuluruz.