Dün Gezi’ydi sahneye sunulan tiyatro…
Bugün Kobani…
Sahnenin önündeki kuklalar hep aynı, senaryo hiç değişmiyor…
Belediye otobüslerini – hem de içinde insanlar varken – ateşe ver…
Masum vatandaşların araçlarını kullanılamaz hale getir…
Kaldırım taşlarını sök, belediye duraklarını, çöp konteynırlarını…
Polise, askere molotof bombası at… Hatta yoldan geçen vatandaşlara da…
Bankamatikleri parçala…
Bankalara, resmi dairelere hatta ekmeğinin derdindeki esnafın dükkanlarına saldır, yağmala…
Sabırları zorla…
***
Güçlü bir Türkiye’yi kim istemez?
Sınırları içinde barışın, huzurun hakim olduğu bir Türkiye kimin işine gelmez?
Bölgesinde güçlü bir Türkiye kimlerin yolunda taş haline gelir?
Gücünü, enerjisini teröre, sokak olaylarına değil de ekonomiye, bilime, teknolojiye harcayan bir Türkiye kimlerin rüyalarını kabusa çevirir?
***
Ve Kobani için sokağa çıktığını iddia eden çok yüzlüler:
Eğer derdiniz Kobani idiyse, bir yıldan uzun süredir Kobani’de zaten bir dram vardı. Neden aylardır kılınız kıpırdamadı da şimdi sokaklara fırladınız?
Madem derdiniz Kobani, neden Türkiye içinde şehirleri yaşanmaz hale getirme, sokakları savaş alanına çevirme gayretkeşliği içindesiniz?
Madem derdiniz Kobani, burada yakıp yıkacağınıza neden Kobani’de mücadele vermiyorsunuz?
Kobani için halkı sokağa davet edip ardından da “biz yakıp yıkın demedik ki?!” pişkinliğine girenlere diyecek bir şeyim yok! Onlar kendilerini defalarca gösterdiler zaten! İyi niyetlerine, samimiyetlerine zerre kadar inanmıyorum!
***
Dün Gezi’ydi sahneye sunulan tiyatro…
Bugün Kobani…
Perdenin önündeki figüranlara değil, perde ardındaki ellere dikkat edin…
1492 tarihinde hortlayan ve bize “coğrafi keşifler” diye yutturulan sömürgecilik anlayışının zirve yaptığı dönemde; Ortadoğu’da oynanan sömürü oyununa dikkat edin…
On yıllardır Çin mezalimi altında inleyen Doğu Türkistan’ı görmeyen;
Avrupa’nın orta yerinde Sırp kasaplarının vahşetine seyirci kalan:
Kuzey Afrika’daki Müslüman avına kör:
Arakan’daki vahşete sağır;
Suriye, Mısır, Filistin, Libya, Tunus, Irak ve daha nice İslam coğrafyasındaki teröre dilsiz:
Ama hepsinde de perde ardında kukla oynatan zihniyetin Ortadoğu üzerindeki emellerine dikkat edin…
Unutmayın!
Müslümanlar birbirleriyle savaştıkça: ağıtlar TÜRKÇE, KÜRTÇE, ARAPÇA…
Zafer çığlıkları İNGİLİZCE VE İBRANİCE olacaktır!
UYANIN ARTIK!
Bu iğrenç oyuna gelmeyin n’olur!