Okulların açılmasına çok az zaman kalmıştı. Nasrullah Meydanı’+ndaki parkta oturuyordum. Öğrenciler, veliler kıyafet ve kitap telâşesi ile sağa sola koşuşturuyorlardı. Bu arada karşı masada oturan iki öğrenci ellerinde bulunan bir kitap üzerine tartışıyorlardı.
Konu ise, cümle “olaya bu noktadan bakmak gerekir” cümlesindeki “nokta” kelimesi idi. Biri “nokta” kelimesinin anlamı bir tanedir. O da cümle sonunda bulunan noktalama işareti olan “nokta”(.)’dır. Başka anlamı olmaz. Çünkü öğretmenimiz noktanın anlamını sözlükten okudu, biz de yazdık. Sözlükte başka anlam yazmıyor. Bir diğeri hayır nokta kelimesi cümle içinde başka anlamlara da gelir. Yani bir kelime cümle içinde çeşitli anlamlar kazanabilir. Karşı masada cereyan eden bu güzel tartışmayı süre seyrettim. Daha sonra çocuklardan biri bana doğru baktı ve yanıma geldi.
– Amca siz öğretmen misiniz?
– Evet.
– Özür dilerim. Size o zaman öğretmenim demeliydim.
– Farketmez istediğiniz şekilde hitap edebilirsiniz.
– O halde size bir soru sorabilir miyiz?
– Buyurun sorun
– Öğretmenim “nokta” kelimesinin anlamı nedir?
– “Nokta” kelimesinin aklımıza ilk gelen bir anlamı vardır. Yani cümle sonuna konulan (.) bir işaret. Bunun dışında cümle içinde kazandıkları anlam da vardır. Örneğin “Fenerbahçe ve Galatasaray maçına şu noktadan da bakabiliriz” Buradaki “nokta” ise “açı” anlamına geliyor. Sözlük anlamında kullanılmıyor.
O halde “nokta”nın aklımıza gelen ilk anlamı dediğimiz “sözlük anlamı” yani “gerçek anlamı” vardır. Bir de “nokta”nın gerçek anlamı dışında kazandığı bir anlam vardır. O da “açı” anlamına geliyor ki biz buna yan anlam diyoruz.
– Öğretmenim, öğretmen bize böyle anlatmıyor. Bunun üzerine.
– Siz kaçıncı sınıfa gidiyorsunuz? Diye sordum.
– Evet. Ben “A” okulunda altıncı sınıfta okuyorum, arkadaşım da altıncı sınıfta ama “B” okulunda okuyor.
– Öğretmeniniz Türkçe dersini nasıl anlatıyor?
– Öğretmenim, öğretmenimiz okuma metnini öğrencilere okutuyor, birkaç defa anlattırıyor…
– Peki öğretmeniniz kelime çalışmalarını nasıl yaptırıyor?
– Öğretmenimiz okuma parçasını anlattırdıktan sonra çocuklar, anlamadığınız kelimeler var mı diye soruyor.
– Biz de evet var, diyoruz. Örneğin “nokta, bilge” gibi.
– Öğretmenimiz de kitabın sonundaki sözlüğü açtırıp “nokta” kelimesinin anlamını okutturuyor. Daha sonra sözlükte yazılı anlama göre cümlede kullanıyoruz. Böylece ders sona eriyor.
– “A” okulunda okuyan arkadaşım siz Türkçe dersini nasıl işliyorsunuz?
– Az önce sizin anlattığınız gibi bilmediğimiz kelime hangi cümle içinde geçiyor onu buluyoruz. Daha sonra kelimenin cümle içinde kazandığı anlamı buluyoruz, cümlede kullanıyoruz. Daha sonra sözlük anlamını bulup cümlede kullanıyoruz. Bu arada kelimenin cümle içinde kullanım anlamıyla sözlük anlamının bazen aynı olduğunu bazen ayrı olduğunu da görebiliyoruz.
– Çok güzel. Öğretmenini tebrik ediyorum. Türkçe öğretmeni bakımından çok şanslısın, sadece sen değil “A” okulunda okuyan öğrenci arkadaşların da çok şanslıdır. “B” okulunda okuyan öğrenci ise;
– Bu duruma göre biz şansız mıyız?
– Hayır, biraz şansız görünebilirsiniz ama öğretmeniniz “TÜRKÇE PROGRAMI” ‘nı okursa orda her şeyi bulabilir.
– Yani Türkçe Programı’nda Türkçe dersinin nasıl işlenmesi gerektiği mi anlatılıyor?
– Evet. Şayet Türkçe Programından bir şey anlamıyorsa İlköğretim Müfettişlerine sorarsa siz de “A” okulu ile aynı şansa sahip olabilirsiniz.
– Öğretmenim, vaktiniz varsa, zahmet olmazsa bana kelime çalışmalarının nasıl yapıldığını anlatabilir misiniz? Anladığım kadarıyla bir kelime üzerinde yorum yapabilmem için daha doğrusu arkadaşım gibi çok yönlü düşünebilmem için bu meseleyi çok iyi öğrenmem gerekir.
– Öğrenci arkadaşım, teklifine çok memnun oldum. Zamanım olmasa da senin gibiler için zaman ayırmak mecburiyetindeyim.
– Elinizdeki kitaptan bir metin bulalım ve bu metin üzerinde örnek bir çalışma yapalım.
– Buyurun öğretmenim…
– Ha şu “Dinleme” okuma parçası üzerinde çalışalım…
Dinleme
Dinleme, duyduklarımızı idrâk etmek gayesi ile yapılan bilinçli bir iştir. Çoğu zaman işittiklerimizi zihnimizde bir mânâ kazanmadığı halde dinlediğimizi sanırız. Hâlbuki duymak ve işitmek ile dinlemek arasında fark vardır.
Çoğu zaman, anlamadığımız bir dersin, konuşmanın yahut konferansın sonunda kusuru konuşana yükler, “ iyi konuşmadığını, anlatamadığını” söyleriz. Şüphesiz, haberleşmede ağırlık konuşmacı üzerindedir. Lâkin dinlemesini bilmedikten sonra en mükemmel bir konuşmadan bile kalıcı bir sonuç elde etmek mümkün değildir. Çünkü bir takım bilgilerin hafızaya girmesi yetmez; bu bilgilerin, hafızamıza yerleştikten sonra mana kazanması önemlidir.
Alâaddin KORKMAZ
Kelime ve Kelime Grubu Çalışmaları
Aşağıdaki kelime ve kelime gruplarının okuma metninde hangi cümle içinde geçtiklerini tespit ederek, altını çiziniz. Cümle içindeki anlamlarını bularak bu kelime ve kelime gruplarını cümle içinde kullanınız.
idrak etmek, bilinçli, konferans, mükemmel, hâfıza, mânâ
– “Hâfıza” kelimesini ele alalım.
– “hâfıza” kelimesinin hangi cümlede geçtiğini bulalım.
– Çünkü bir takım bilgilerin hâfızaya girmesi yetmez; bu bilgilerin, hafızamıza yerleştikten sonra mânâ kazanması önemlidir.
– Yukarıdaki cümlede “hâfıza” kelimesine hangi anlam yüklenmiştir. Daha doğrusu cümlenin akışına göre “hafıza” hangi anlama gelebilir.
– Öğretmenim, bilgilerin “hafıza”ya girmesi demek, bilgilerin kafamıza girmesi anlamına geliyor. Yani “hâfıza” bu cümlede “kafamız” veya “aklımız” anlamlarına gelebilir.
– O halde “hâfıza” kelimesinin yukarıdaki cümle içinde kazandığı “kafamız” veya “aklımız” manalarına gelecek şekilde bir iki cümle kuralım.
– Öğretmenim, anlattıkların “hâfıza”ma girdi. (kafama)
– Bir de siz “hâfıza”kelimesini cümlede kullanın.
– Türkçeyi doğru düzgün öğretebilmek için Türkçe Programında yazılanların “hâfıza” mıza girmesi gerekir.
– Teşekkür ederim. Şimdi de “hafıza” kelimesinin sözlükteki anlamını bulalım.
– Öğretmenim “hafıza”nın sözlükteki anlamı şöyle; İnsanda hatırlama kuvveti
– “hâfıza” kelimesini sözlükteki anlamına göre cümlede kullanalım.
– Arkadaşımın “hafıza”sı iyidir. Yani kuvvetlidir
– İkinize de teşekkür ederim. Az önce bir kelimenin cümlede başka anlamlar kazanabildiğini anladık mı?
– Evet öğretmenim.
– Peki, bir kelimenin sözlük anlamı olabileceğini anladık mı?
– Anladık öğretmenim.
– Bu duruma göre bir kelimenin kaç anlamı olabileceğini söyleyebilir misiniz?
– Öğretmenim, bir kelimenin “kullanım anlamı” bir de “sözlük anlamı” vardır. Yani iki tane anlamı vardır.
– Şimdi “Hafıza” kelimesinin kullanım anlamı ile sözlük anlamı aynı mıdır yoksa ayrı mıdır?
– Ayrıdır.
– Yukarıdaki metinden bir cümle daha alalım. O cümleden bir kelimeyi inceleyelim.
– Olur öğretmenim.
– “Bu bilgilerin, hafızamıza yerleştikten sonra mana kazanması önemlidir.
– Öğretmenim, “mana” kelimesini ben söyleyeyim.
– Söyle bakalım.
– “Mana” kelimesi cümle içinde “anlam” demektir.
– “Mana”nın sözlük anlamı: Bir kelime veya sözden anlaşılan şey. “anlam”
– O halde yukarıdaki soruyu bir daha yineleyelim. “mana” kelimesinin kullanım anlamı ile sözlük anlamı aynı mıdır yoksa ayrı mıdır?
– Ayrıdır.
– Peki, bir kelimenin iki anlamı olduğunu söylemiştik. Bunlardan birinin sözlük anlamı olduğunu bir diğerinin kullanım anlamı olduğunu belirtmiştik. Yaptığımız açıklamalara göre “sözlük” ve “kullanım” kelimelerini başka kelimelerle ifade edebilir miyiz?
– Öğretmenim, anlayamadık?
– Şöyle açıklayayım. “Sözlük” kelimesi yerine geçen bir kelime koyalım.
– Anladım öğretmenim. “sözlük” anlamı yerine “aklımıza gelen ilk anlam” yani gerçek anlam diyebiliriz.
– Tebrik ediyorum. Çok güzel. Peki, siz de yani “A” okulundaki öğrenci arkadaşım kelimenin cümle içinde kazandığı anlamı yerine başka bir şey diyebilir miyiz?
– Evet öğretmenim, “yan anlam” dersek doğru olur mu?
– Doğrudur. Anladınız mı? Arkadaşlarım.
– Anladık.
– O halde birer bardak çayı hak ettik. Biriniz çay ocağından üç çay söylesin.
Çaylar gelene kadar, öğrenciler birkaç soru sordular…
– Öğretmenim konuyu çok iyi anladık. Siz hangi okulda görev yapıyorsunuz.
– Kastamonu Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümünde Öğretim Görevlisiyim.
– Öğretmenim sizin anlattığınıza göre biz Türkçe öğrenmiyoruz. Bilgiler bize ezberletiliyor. Doğru mu? Gerçi “A” okulunda sizin gibi anlatılıyor.
– Evet, öğrenci arkadaşlarım. Maalesef Türkçe öğretilmiyor. Bilgisayara bilgi yükler gibi size de bilgi yükleniyor, sonra da sizden aynen isteniyor.
– Öğretmenim, “A” okulundaki öğretmen sizin gibi anlatıyor. Bizim öğretmen ise başka türlü anlatıyor. Neden?
– Evet, iki türlü öğretmen var karşımızda. Biri yani “A” okulundaki öğretmen “Türkçe Programını okumuş, içine sindirmiş, sistemini kurmuş. Anlatım tarzıyla hem öğrenci anlıyor hem de öğretmenin kendisi rahat ediyor, huzurlu oluyor.
– “B” okulundaki öğretmenin de art niyeti yoktur. O da çok çalışıyor. Faydalı olmak istiyor. Belki bilgisi diğer öğretmenden fazladır. Ama sistemini kuramamıştır. Daha doğrusu “Türkçe Programını okumamıştır.
– Peki, öğretmenim ben “B” okulunda okuyorum. Halim ne olacak. Okuldan ayrılayım mı? Kusur kimde?
– Kusur öğretmenlerde ve biz de… Okuldan ayrılmanıza gerek yoktur.
– Peki, ne yapalım?
– Türkçe eğitimi ve öğretimi nasıl yapılır? Bu konuda çok kitap vardır. O kitapları okusun! Ondan önce “Türkçe Programında Türkçe dersi nasıl anlatılır, kelime, tür, dilbilgisi, yazılı ve sözlü anlatım çalışmaları nasıl yapılır?… Bölümlerini okusun. “Türkçe Programında arz ettiğimiz bölümleri okur ve uygularsa, bütün problemler çözülür. Siz de şanslı öğrenci olursunuz.
– Öğretmenim, “Türkçe Programında öğretmen ve öğrenci neleri kazanmaktadır?
– Öğretmen, öğrenci merkezli ders anlatmayı öğreniyor. Öğrenci bol bol analiz ve sentez çalışması yaparak düşünmeyi, yorum yapmayı, üretken davranmayı öğreniyor.
– Yani öğretmenim Türkçe Programını iyice okursa, programın ne demek istediğini anlarsa, programın verdiği sistemi anlayarak uygulayabilirse, sizin gibi veya “A” okulundaki öğretmen gibi ders anlatabilir mi?
– Evet öğrenci arkadaşlarım, “Türkçe Programı” nı iyi okuyup sistemi kavrayabilirse benden de, “A” okulundaki öğretmenden de Türkçeyi daha güzel öğretebilir.
– Evet çaylar da geldi. Çaylarımızı içelim, yorgunluğumuzu biraz giderelim.
Çaylar içildikten sonra öğrenciler, ayağa kalktı. Sevimli öğrencilerle tokalaştık Ayrılırken…
– Öğretmenim, öğretmenim “Türkçe Programı” nı okumamakta veya okuyup anlamamakta niye ısrar ediyor. Şanslı öğrenci olabilmem için öğretmenimi zorlayacağım. Ama Türkçe Programını okumasını ben mi isteyeyim yoksa babam mı?
– Velileriniz, müfettişi sıkıştırsın, müfettişler de Türkçe Programının okunmasını öğretmeninizden istesin! Saygılarımla