İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Nakkaş Dedikleri, Nakkaşa Dedikleri!

Nakkaş Dedikleri, Nakkaşa Dedikleri!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Nakkaş olsanız en çok neyin nakışını yapmak isterdiniz?

Meftun olduğunuz bir ayeti mi? Sevdiğiniz insanın en sevdiğiniz yüz ifadesini mi? En sevdiğiniz çiçeği mi? En sevdiğiniz renkle, en sevdiğiniz kitabı mı?

Konuşamadıklarını şiire döker bazılarımız, bazılarımız romana dönüştürür başka biçimde, bazıları resme döker, bazıları kilime, bazıları nakışa…

Nakkaş olarak… Nakkaş kimdir? Kime denir?

Nakkaş şu kimselere denilir: Müzehhibler: Tezhib yapan nakkaşlar. Musavvirler: Tasvir eden, suret yapan manasındadır. Şebihnüvisler: Portre yapan nakkaşlar. Tarrah: Bahçe resmi yapan nakkaşlar. Renkzenler: Nakışlara renk veren, renk atan nakkaşlar. Cetvelkeşler: Özellikle tezhiplerdeki cetvelleri çeken nakkaşlar. Dıvarnakkaşları: Kalemişi denilen ve duvarlara yapılan nakışları bu nakkaşlar yapar.

Anchor Yani minyatürden tutun da, kitap, duvar, portre, çiçek ressamlığına kadar pek çok dal ki, birbirleriyle iç içedirler. Osmanlıda ehl-i hiref teşkilatına bağlı saray nakkaşları veya serbest olarak çalışan çarşı ressamları bulunurdu. Bu nakkaşlar nakışhanelerde kolektif olarak çalışırlardı. Mesela, cetveli biri çeker, altını veya boyayı başkası çeker, kimisi zerefşan atar…

Çeşitli devirlerin ekolleri vardır. (Mesela Şahkulu, İran tesirini türk sanatına sokan bir nakkaştır.) Sernakkaş ismi verilen usta bir nakkaş, nakışhanenin başında bulunur. Nakışhanelerde usta-kalfa-çırak hiyerarşisi vardır ve bu metodla çıraklar ustalığa kadar yetişirdi.

Yani buralar, hem bir okul, hem sanat evi hizmeti görürdü. Bu manada güzel sanatlar akedemisi görevi sayılabilir. Bugün kütüphanedeki nefis-orta nevinden yazma eserlerdeki süslemeler, müzeyyen mushaflar, camilerin tavanlarındaki kalemişleri, dolap ve kapı kapaklarındaki çiçek motifleri, yine çiçek albümü veya çiçeknameler  ki botanikte kullanılabilecek derecede natüral uslupla yapılmış çiçeklerdir.Hep nakkaşların eserleridir.Nakkaş bir sanat türü olup Osmanlıya kadar dayanmaktadır. Nakkaş bir süsleme sanatıdır. Hem de ne süsleme…

Derdin ve sevdanın estetiğe derinlikle katılıp özenle hayranlık uyandırdığı başka bir sanat dalı daha var mı bilemem? Bildiğim nakkaş olanın gönlünde renkler kemale gelmeden, kalem kelam olmadan, yürekte desenler raks etmeden yapılabilecek bir sanat değil…

Sanatkâr bilir çekicin ucunda bir hayal dokunur, usul usul vurur, yine sanatkâr bilir desen gönlünde bedestendir bir kere. Öylece taht kurmuştur, taşımaya dayanamamıştır, ister ki daha güzel görmemiş bu âlem görsün ister. Gönlünde nakışâne duranı. Yakışmış olanı. Gönlüne nakşedilmiş olanı. Alem bilsin ister. O yüzden değil midir ki; Mimar Sinan taşa nakşetmiştir sevdiğini Şah Cihan için Taç Mahal’de yansımaktadır.

Kiminde hala bir nakkaşın eline düşmemiş nakışlar vardır, kiminde Mevla’nın nakşında sessizce  nakkaşlığına ram olmuş nakışaneler gizlidir?

Kim bilir?

Sende nakkaşlık var mı?

Ya nakkaşelik?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!