İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. MUHAFAZAKARLIĞIN DİNDARLIĞI VE İNSANLIĞIMUHAFAZAKARLIĞIN DİNDARLIĞI VE İNSANLIĞI

MUHAFAZAKARLIĞIN DİNDARLIĞI VE İNSANLIĞIMUHAFAZAKARLIĞIN DİNDARLIĞI VE İNSANLIĞI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Malum tatil sezonunda sayılırız hala… Bende çoğu İstanbul müptelası gibi zaman zaman yaşadığım şehri yeniden özlemek için birkaç günlüğüne tatil köyüne gitmeyi tercih ettim. Muhafazakar bir yer olmasını tercih ettiğim için gönlüm rahat tatile başladım. Buraya kadar her şey normal… İlk gün bir şey anlamadım. İkinci, üçüncü gün derken dikkatimi çeken şu oldu ki, henüz BİZ tatil yapmayı öğrenmemişiz. Epeyce şımarmışız ve gaddarlaşmışız. Bu kadar sitemi neden mi yapıyorum. Anlatayım:

Sabah ortak kahvaltı yapılan yere geliyorsunuz, bi bakıyorsunuz ki, yüzler asık, keyifsizlik had safhada. Siz yanınızdaki kişiyle az biraz fazla gülseniz ya da mutlu gözükseniz sanki öcü görmüş gibi size bakıyorlar. Tesisin kullanım şekli bilinmiyor. İstediğimiz yerleri, istediğimiz gibi kullanabiliyoruz. Mesela aldığınız dondurmanın jelatini rüzgara savrulunabiliyor ve bunu yaparken en ufak bir utanma mefhumu yok!

Ben çevresini gözlemlemesini istemeden de abartan biriyim. Çevremdeki her şeye duyarlı bir yüreğim var, bunun avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. Çünkü bazen aklınıza geleni söyleyiveriyor, uyarıveriyorsunuz. Çoğu kez zaten böyle de oluyor.

Bizim duruşumuz gereği daha temiz olmamız gerekmez mi, daha düzenli, daha nazik, daha saygılı…

Sokaklarda dolaşan köpeğe pire var diye tekme atanı da var, kediyi kovalayanı da. Yerlere çöp atanı da, gereksiz yere yüksek sesle bağıranı da.

Bu bir kültür meselesi biliyorum. Yani bir süreç gerekecek zenginliğe uyumumuz için. Zaman alacak ama olacak.

Nihayet tatilimin son gününde elimde kahvaltı tepsisi ayağım kaydı ve bileğim burkuldu. Canım o kadar acıdı ki, inanılmaz ağrılar saplandı sol yanıma bir anda. Canımı asıl acıtan bir süre sonra şu oldu:

Ben o acılarla kıvranırken tesiste tatil yapanların çoğu oradaydı ve beraber tatil yaptıklarımız hariç hiçbiri yardım etme ya da bir şaşkınlık emaresi göstermedi. Sanki yaşadıkları her Allah’ın günü beni görüyorlar ve ben aynı duruma düşüyorum. Oldukça garipti benim için. Yani nezaketi, saygıyı ötelemek bir yana, kalplerimiz duyarsızlaşmış.

Biz artık zengin olduk ama önce duyarsızlıkta!!!

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!