Yıl 1927…
Külleri arasından yeniden doğan bir milletin tarih sahnesinde yerini alan genç devleti, Türkiye Cumhuriyeti ilk nüfus sayımı sonuçlarına kavuşuyor.
Türkiye genel nüfusu 13.648.270
Kastamonu ili nüfusu ise 335.601
Yıl 2011…
Son nüfus sayımı rakamları da şöyle oluyor;
Türkiye genel nüfusu 74.724.269
Kastamonu ili nüfusu 361.222
84 yılda Türkiye nüfusu yüzde 547 artarken, Kastamonu nüfusundaki artış yüzde 7 olmuş.
Nüfusun arttığı yönündeki tespit sizi aldatmasın!
84 yılda meydana gelen artış yüzde 7!
Olması gereken, Türkiye nüfus artış oranı… Yani normal şartlarda Kastamonu nüfusu bugün bir buçuk milyonun üzerinde olmalıydı.
2011 yılındaki Kastamonu nüfusunun 1935 yılındaki nüfusla kafa kafaya olduğunu söylersek vahim tablo daha net görülür!
Evet!
2011 yılında Kastamonu’da yaşayan insan sayısı 1935 yılındaki sayıyla neredeyse eşit!
Bu iç karartıcı tabloyu daha da vahim hale getiren diğer bir istatistik ise köy – kent nüfus dengesi…
1927 yılında her yüz kişiden 88’i köylerde yaşayan Kastamonu ili bugün köylerini boşaltmış durumda!
2011 yılında her yüz kişiden 46’sı köylerde, 54’ü şehirlerde yaşıyor!
Bu ne demek?
Bir zamanlar coğrafya derslerinde ilk öğrendiğimiz “ dünyanın tarım alanında kendi kendine yeten 8 ülkesinden birisi de Türkiye’dir!” bilgisinin nostaljiye dönüşmesinin gizli öznesi demektir bu…
Tarihinde ilk kez kurban bayramının angutlaşmasının altında yatan acı gerçektir bu…
Yine tarihinde ilk kez saman ithali yapmasının baş kahramanıdır köylerin boşalması…
Şeker pancarı, tütün, pamuk, fındık ve daha benim bilmediğim tarım ürünlerine uygulanan kotanın kağıt üstündeki gerekçesinin öbür yüzünde yatan uluslar arası silüetin kendisini neden görünmez kıldığını anlayamadığım gibi, köylerin boşalmasını da anlayamıyorum!
Bugün itibarıyla resmi rakamlara göre yarım milyonun üzerinde, dönemsel istatistikler ışığında bir milyonun üzerinde Kastamonulu barındıran İstanbul, memleketin üreten gücünü de avuçları arasına alan en büyük dişli olarak duruyor!
Köylerimizde genellikle ömrünün son baharını yaşayan yaşlı çiftlerimizin kalması, tarım ürünlerinden hayvancılığa, orman ürünlerinden yöresel zanaatlara kadar çok değerli ekonomik, folklorik ve kültürel zenginliğimizin de günbegün hayatını sonlandırıyor!
Köylerimize hayat vermek…
Şehirlerimizi kalkındırmak…
Kastamonu kimliğini tarihi geçmişindeki hatırı sayılır makama tekrar yükseltmek…
Sadece Kastamonu ayağıyla gerçekleşecek bir olgu değildir.
Çünkü Kastamonu kimliğinin çok büyük bir yüzdesi Ilgaz’ın dumanlı tepeleri ardındadır…
Özellikle İstanbul…
İstanbul ayağı olmayan bir Kastamonu kalkınması hayalden öteye geçemez!
Gurbet ve sılayı buluşturan bir köprüyü lütfen inşa edelim artık!
Ve köprünün ayaklarını yemekli toplantılarda değil bacası tütmeyen evlerin şenlendirdiği (!) hayalet köylerimizde dikelim!
Köprünün ayaklarında buluşmak ümidiyle…