Kapatalım gitsin
Öyle bir çağda, öyle yoz bir ortamda yaşıyoruz ki; yandaşlık, hainlik baş tacı edildi. Baskıyla, tehditle oy alma yarışında olan siyasiler, demokrasiyi delik deşik ettiler.
İşte sonuç;
7 Haziran’da çıkan seçim tablosu, bazı siyasi partilerde şok etkisi yarattı. Oysa bu hiçte şaşılası bir durum değildi. Bunu demokrasinin, yani halkın emanet oylarıyla verdiği ciddi bir tepki olarak algılayabiliriz. Öte taraftan, halkın bu tepkisinden ders çıkartması gereken siyasi bir partinin, tam aksine bu durumu hazmedemeyip kendi seçmenine bidon kafalı, ırgatlar gibi ifadeler kullanması Türkiye’nin siyasi tarihine not olarak da düşecektir eminim.
Oysa toplum demokrasinin gereği, her seçimde partilere verdiği oyları emanet olarak verir. Bu sadece bu seçimde karşımıza çıkan bir durum değildir. ‘Emanet oy’ ifadesinin yeni söylenmiş olması, demokrasiyi yeni tanımışız gibi davranmamızı gerektirmez.
Mesela aksi bir tez oluşturalım; en çok yüzdeyi almış partiyi tek başına iktidar yapalım. Diğer partileri kapatalım gitsin!
Demokrasiyi de sabah ezanından önce idam edelim gitsin…
İşte bu tezle, tehditle iktidar olma çabasının arasında hiç bir fark yoktur.
Ama bitmedi:
Oyun içinde oyun, tezgah üstüne tezgahlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin etrafı adeta kuşatılmış. Kazıdıkça, derinliklere indikçe; çirkinlikleri, kötü kokuları, duymamak imkansız. Bunun için biraz araştırmacı, şüpheci en önemlisi vatanımızı sevmemiz yeterli.
Kafa karıştırmadan, sağa sola bakmadan net bakalım önümüzdeki resme. Her şeyden önce demokrasi bir ülkenin bel kemiğidir, bu inkar edilemez. Ancak tahrip edilmiş bir bel kemiği bir ülkeyi ayakta tutamayacağı gibi, bütün tehlikelere karşıda açık olur. Bana göre, önümüzdeki resimde siyasi oyunlarla müdahale edilmiş dejenere olmuş demokrasi mevcuttur.
Müdahale edenler kimlerdir?
*Önce etnik köken ayrımı icat ettiler, eli kanlı bir örgüt yaratarak yıllarca dağlarda askerimizin ve masum insanların kanını döktüler. Daha sonrada terör örgütünün eline beyaz güvercin verip siyasi yollarla TBMM’ye girmesine neden oldular,
*Cemaat adı altında Amerika’dan fetva verip, yetinmeyip devletin her bünyesine sızan, istediğini başkan yapan, istemediğini asıp kesen, kimine de basamak olan, aslında dış güçlerin sarıklı uşakları,
*Daha kendi içindeki küçük hesapları görememiş, ülkenin menfaatleri yerine, koltuklarına bağımlılık yemini etmiş, pasif siyaset yapanlar,
*İnsanların dini inançlarından yola çıkarak, dini siyasetin arka bahçesi gibi kullananlar,
*TBMM’nin ilk kurulduğu tarihten itibaren içine sızan, Atatürk’ün ilkelerini siyonist baronlara servis eden yarı aydın kirli eller,
Hepsini bir araya topladığımızda, demokrasiyi tahrip edip en önemlisi vatanı, toplumu ayrıştırıp ihanet içinde olanlardır müdahale edenler.
***
Demokrasinin korunmasından daha çok, cehalete destek veren fikir babalarını bu toplumdan silmeyiz. Önümüzde yalnızca iki yol var:
Ya tek bayrak altında, tam bağımsız bir ülke oluruz.
Ya da hayallerin ve özgürlüğün hiçleştiği küresel çetelerin güdümünde yarı sömürge bir ülke olarak acı içinde yok oluruz…