İzler bırakmalı…
Küçük büyük izler…
Gökyüzünde yıldızlar olmalı gri beyaz yıldızlar…
Kayan gri yıldızlar olmalı…
Bülbüller gece de ötmeli, karanlık loş olmalı.
Bahçede güller olmalı, siyah kırmızı güller.
Sabah çiğ yağmalı siyah gül yapraklarına, pırlanta gibi parlamalı.
Deniz mavi; mas mavi olmalı! İçinde sadece yunusların yaşadığı ve beyaz bir yelkenli demir atmalı açıkta. Denizin üstünde dans edebilmeli beyaz saten elbiseli kadın, yunuslar kavalyesi olmalı.
Yeni bir dünya kurmalı, eskiyi kalın bir silgiyle silmeli. Beyaz sayfalara yeniden çizmeli yazmalı güzel olan herşeyi. Annesiz, babasız yoksul aç çocuk kalmayana kadar, kadınlar güvende olana, haksızlık bitene, kan durana kadar yazmalı. İnsanlar tövbe edene kadar, kalplerden nefreti kibri kötülüğü yok edene kadar, ruhlar kana kana içip doyana kadar herşeye herkese inat yazmalı.
Savaşmalı! Tek silahımız, kalemimiz yüreğimiz inancımız olmalı. Matbaacı Metin usta heyecanla basmalı sabaha kadar; sayfa sayfa sevgiyi, güzellikleri iyilikleri basmalı.
Sabah fırından çıkan sıcak ekmek gibi, annemin tahrana çorbası gibi, karşılamalı gün bizi.
İzler bırakmalı küçük büyük izler. Yazmalı çok yazmalı… Toprağa, gökyüzüne, taşlara, denizlere, dağlara yazmalı… Dünya anlayana kadar şiirler hikayeler şarkılar hayalleri yazmalı. Haykırmalı ciğerimiz patlayana kadar, barışı aşkı cenneti anlatmalı! Gelecekte doğacak çocuklara kendimizden güzel izler bırakmalı, hiç silinmeyecek büyük küçük izler. Hayatın notasını yeniden yazmalı.
Hangi memlekette hangi toprakta kök salmış, nefes almış olursak olalım, orada yaşadığımıza dair kalıntılar yaşanmışlıklar bırakmalı. Ne zaman ne mekan, ne de mesafe fark etmeden su serpmeli kavrulmuş kalplere ulaşmalı. İki kaşın arasındaki çizgiler olmamalı, kederden üzüntüden.
İnsanlar tebessüm edene kadar, umut yeniden ve yeniden yeşerene kadar yazmalı. İzler bırakmalı küçük büyük izler, yazmalı son nefese kadar izleri bırakmak için yazmalı…