Yazıya nereden başlamam gerekiyor, diye çok düşündüm. Kastamonulu iş adamlarının bu hafta sonu gerçekleştirdiği zirveden bahsedeceğim. Ne zaman mı oldu? Biz bunu radyodan anlattık, gazeteden anlattık, ilanlarla anlattık. Hatta kitabım da bile yazdım. Güldür Güldür programındaki Eşofmanlı Hoca her halde böyle derdi. Böyle derdi de bu mizahın altında da biraz kara mizah var diyebiliriz.
10-13 Mart 2016 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde Kastexpo fuarı yapıldı. Hüseyin Karadeniz’in organizasyonuyla KASİAD’ın bir çalışmasıydı bu. Adına İş Dünyası Zirvesi demişler. Demişler ama zirveden ziyade fuardı. Kastamonulu sanayici ve iş adamlarının stantları ile dolu bir fuar. Ben de fuar boyunca İstamonu standında oturdum. Nasip oldu birçok dostla konuşma fırsatı elde ettim. Bu yazımda sizlerle onları paylaşacağım.
Ordulu bir arkadaşım kitabımı imzalatmak üzere fuara gelmişti. Onunla ilgileniyordum. Kafasını kaldırıp karşımızda bulunan İnşaat işi ile uğraşan firmaya baktı. Sonra KASİAD’ın standına doğru baktı. “Üstad, çok profesyonel hazırlanmış. Her şey harika görünüyor. Ne güzel yapmışsınız. Uzun zamandır böyle derli toplu bir fuar gezmemiştim.” dedi. Ben de tabi ki onayladım. Söylediğinin her harfine katılıyordum ki sorusunu sordu: “Peki, ziyaretçiler nerede?” Bu soru karşısında dondum kaldım. Hazır cevap konusunda doktora yapmış olan bu hocanın, ağzına lafı tıkamıştı. Evet, ziyaretçi sayısı tahmin edilen kadar olmamıştı. Dokuz yüz bin Kastamonulunun olduğu bu şehirde fuara elli bin kişi gelmemişti. Sayın Karadeniz resmi rakamları bu sayıda büyük ihtimalle açıklamıştır. Ama ben yazıyı erken yazdığımdan bilmiyorum. Ama elli bin kişi gelmediğini biliyorum. Peki, neden insanlar bu fuara rağbet etmemişti. Elli bin kişinin gelmemesi acaba katılımcılar için bir sorun muydu? Ben de bu soruların cevabını aramak için stantları dolaşmaya karar verdim. Katılanların çoğunluğu bu sayının elli bin olmayacağını bilerek fuara katılım sağlamışlardı. Kastamonu için yapılan bu güzel çalışmanın birincisinde yer almak onları ziyadesi ile mutlu etmişti.
Stant aralarında en çok konuşulan konulardan biri de iyi reklam yapılamamasıydı. Sayın Karadeniz’e sorsanız böyle bir durum yok. Reklama çok ciddi bir bütçe kullanılmış. Ancak katılanların sektörleri ile ilgili gerekli reklamın yapılamadığı sözleri dilden dile dolaşıyordu. Benden söylemesi… Bu konuda daha derinlemesine düşünmek gerekiyor. Reklamın içeriği, hedef kitlesi ve nerede yayınlandığı ile ilgili detaylı bir çalışma yapmak gerekiyor. Bana sorarsanız, her sabah bir haber kanalının radyosunda Kastexpo reklamlarını dinledim. Hatta dinlerken gururlandım. Bir ara Karadeniz’i dahi aradım. “Sayın Karadeniz harika işler yapıyorsun” demişim heyecanla.
Karadeniz’in -bunun adı “Fuar” olmalıydı, yanlış anlaşıldık- serzenişine de katılıyorum. Zirve denildiği için birçok hemşerimiz bunun iş dünyasının kendi arasında cafcaflı salonlarda sohbeti olarak algıladığını da es geçmemek lazım. İki gün arka arkaya toplantı salonunda zirve de yapıldı. Ben hiçbirine rastlamadım. Belki fuar alanındaki ses sisteminin azizliğinden belki de anons edilememesinden.
Fuarı gezerken bol bol stantları da ziyaret ettiğim oldu. Ağabeyim Zafer Ergin’in standında çokça oturma şansı elde ettim. İstamonu standında ki boşluğu belki orada doldurma umudu ile yaptığımı şu an için itiraf edebilirim. Şükür ki doldurabildim. Standa gelen misafirler, stantların bulunduğu koridorlarda bazen hızlı adımlarla “Sadece bakmaya geldik.” edasıyla geçiyorlar, bazılarında ise koridordan standın içine bakmayı kendine yeterli görüyorlardı. Belki de bu fuardaki en büyük eksikliklerden birini de doğrudan son kullanıcıya ürün satılamaması olarak da görebiliriz. Gelen ziyaretçiler iş bağlantısı kurabiliyor ancak elinde götürebileceği bir ürün bulamıyordu. Bolca katalog ve İstamonu Gazetesi’ni alabiliyorlardı.
Her stant fuar için çok iyi hazırlanmıştı. Birkaç firmanın standı hariç her stant da misafirler için ikram vardı. Kasiad standı ise misafirlerini ağırlamak isteyen tüm firmalar için bir merkez olmuştu. Misafirini alan mükemmel şekilde tasarlanmış standa gidiyor, koltuklara ve sandalyeleri kendi standının malıymış gibi kullanıyordu. Misafirlerle orada sohbet ediyor, Kasiad’ın sunduğu ikramları paylaşıyordu. Orada bulunan görevliler ise gayet güler yüzlü bir şekilde karşılıyor, izzet-i ikramda kusur etmiyorlardı.
Tekrar ziyaretçi meselesine gelirsek, Kastamonulu milletvekillerimizin fuarı ziyaret etmemesi beni düşündürdü. Sayın Fatma Benli hanımefendi fuarın son günü geldiler ve stantları tek tek gezip gittiler. Sayın Murat Demir Bey ise açılışta Kastamonuluları yalnız bırakmadı. O da stantları dolaşarak katılan firmaların ürünleri hakkında bilgi aldı.Ama benim bu dönemde en çok beklediğim kişilerin başında milletvekilimiz Sayın Hakkı Köylü geliyordu. Kastamonu’nun birçok ilçesinin belediye başkanı geldi, gördü ve gönül aldı. Kastamonulular nerede biz oradayız, dedi. Ancak vekil ettiklerimiz yoktu. Diğer milletvekillerini de siz sayabilirsiniz. Sayın Demir ve Benli hariç ben milletvekili görmedim. Geldiyse ve ben bilmiyorsam bu benim körlüğüm. Ama Kastamonuluların yanında olmak gerek. Hele ki bu KASİAD ve İstamonu ise destek olmak gerek. Kastamonu Belediye Başkanı Sayın Tahsin Babaş çok ilgi gören siyasetçilerden biriydi. Her standı gezdi, hatıra fotoğrafı çektirdi ve gönül aldı. Gönül tahtının en başköşesinde yerini aldı. Bir de eski Bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu tüm stantları itina ile gezdi. Her stantta anlatılanları dikkatle dinledi. Her ne kadar siyaseti bıraksa da gönüllerdeki yerini korumaya devam etti. Ben buradan bir de iltimas geçeyim Kâğıthane’mizin belediye başkan yardımcılarından Şaban Demirel beyefendi de Kastamonulu olmadığı halde fuarı ziyaret etti. Her stantta hemşerilerimiz ve Kağıthaneli Kastamonulularla hatıra fotoğrafları çektirdi. Kastamonu Günlerine ev sahipliği yapacak olan bir belediyeye de bu yakışırdı. Teşekkür etmek gerek Kağıthane’ye.
Sayın Karadeniz hakkında da bir şeyler söylemek istiyorum. Tabi Karadeniz yazının burasına kadar okuma sabrını gösterdiyse. Çünkü ben bunları yazdıktan sonra gözleri ufka doğru kilitlenmiş, ateş başının üzerinden görülür halde çıkmaya başlamıştır. “Bir de bu adama gazetemde köşe veriyorum. Gözde hanım bu haftadan sonra Hoca’yı arayın, yazmasın” demediyse. Üstat, sen muhteşemdin. Ben fuar yorgunluğu nedir bilirim. Ben bir gün dahi dayanamazken sen fuar öncesinden fuar ertesine kadar çok yoğun çalıştın. Üç ay gibi kısa bir sürede bu fuarı planlayıp bugünlere getirdin. Fuardaki en küçük aksaklıkları hemen çözdün, büyük aksaklıkları ise kimse çaktırmadan hallediverdin. Sana biz Kastamonulular şehrin anahtarını vermeliyiz. Ekibin muhteşemdi. Herkes gocunmadan her işi yapıyordu. Hatta Cumartesi akşamı çevrende bulunan herkesi aynı anda nasıl çalışmaya ikna ettin, bu görevdeşliği nasıl oluşturdun inan anlayamadın. Ama bir ara ayakkabılarını çıkarmış fuarın koridorlarında çorapla dolaşıyordun. Benden söylemesi, ayakkabını giymeyi unutacak kadar yorulma. Sen bu memlekete lazımsın.
Son olarak Kastamonulu olup iş dünyasında bir yerlerde yer edinen kim varsa, bu fuara katılanların iş bilgilerini veren Kastexpo kataloğunu temin etmelerini öneririm. O katalog bugüne kadar yapılmış en güzel İş Dünyası kaynağı oldu. Bir iş yaptırmayı düşündüğünüzde önce o kataloğu açın ve bakın bir hemşeriniz o işi yapıyor mu diye. Önce ondan teklif alın. Bu fuara katılan her iş adamı gayet alçak gönüllüydü. Emin olun sadece kar gütmeyeceklerdir. Sizin işiniz görülsün diye en az sizin kadar çalışacaklardır.
Kendime ait bir notla yazımı sonlandırayım. Kastamonu Notları kitabım yayınlandı. Temin etmek isteyenler İstamonu Gazetesi, Venüsya, Kitap Kahvesi veya benden temin edebilirler.
Selametle…