Memleket isterim demişti şair,
Ve saymıştı, istediği memlekete dair ne varsa.
İstamonu’nun doğum günü yemeğindeydim. Yüzden fazla işadamı…
Sivil toplum kuruluşları başkanları… Yani oda ve dernek başkanları dairesel formlardaki masalarda oturmuşlar, birbirlerine sarılıyorlardı.
Çok azı Kastamonulu değildi.
Kastamonu’dan gelen belediye başkanları ve belediye başkan yardımcıları, diğer şehirlerdeki Kastamonulu meclis üyeleri, partililer ve tabi ki ileri gelenler,
Devlet adamları ve tabi ki devlet kadınları;
Masalarda yan yana, yüz yüze ve el ele…
Memleket isterim dediler mi?
Şöyle Kastamonu isterim, böyle Kastamonu isterim…
Bilmem. Bilen var mı? O nu da bilmem.
İstamonu olarak bizler bir Kastamonu resmi çizmek için çaba sarf ediyoruz, kalemleri koyuyoruz masaya.
Sen seç diye;
Tuvali de koyuyoruz,
Boyasını, fırçasını, paletini, suyunu…
Neye ihtiyacın varsa önüne koyuyoruz,
Bir Kastamonu resmi çiz diye.
Ama hep kolayını seçiyoruz inatla,
Çekilmiş Kastamonu fotoğraflarını tuvale aktarmaya çalışıyoruz.
Kimin çektiği belli-belirsiz fotoğrafları aynı tonda, renkte ve büyüklükte resmetmeye çalışıyoruz.
Olmuyor ki…
Taklit aslını yaşatmıyor.
Haydi kardeşim!
Biz hazırlıyoruz ne lazımsa resmetmen için.
Bir Kastamonu’da sen resmet!
İş adamları, STK temsilcileri ve bir yerlerin başkanları mı?
Aradığınız kişiye ulaşılamıyor…
Lütfen imdat sesini bekleyiniz…