İnsanın hayatını değiştiren kişiler vardır. Hayatta kimse onun boşluğunu o gittikten sonra dolduramaz. Bazen çocukluğunuzun kahramanıdır bu kişi, bazen bir büyüğünüz. Benim de eniştemdi o kişi. Halamın kıymetli eşi Hayri Kömür… Çocukluğumun birçok anısı onunla beraberdir. Kısaca nasıl biriydi diye sorsanız; “adam gibi adamdı” derim size.
Azdavay’ın ileri gelen esnaflarından, Hacı Ahmet Kömür’ün oğlu, Bahri Kömür’ün kardeşi Hayri Kömür geçtiğimiz haftalarda Hakk’a yürüdü. 11 Şubat 2011 yılında bir Kastamonu gazetesinde yayınlanmış yazımı, Hayri Kömür’ün anısına tekrar sizinle paylaşmak istedim. Evinde ekmek yenen bir adam için yazılmıştır bu yazı.
“Azdavay’ın suyundan mıdır, buğdayın mı? Azdavay’ın ekmeklerinin tadı başka oluyor. Çocukken İstanbul’dan Azdavay’a indiğimizde ilk işimiz Hayri Kömür’ün eski evinin altındaki fırından ekmek almak olurdu. Ne hikmetse o aldığımız ekmeğe de İstanbul ekmeği derdik. Otuz yıldır İstanbul’dayım hala o tadı bulmadım.
Şimdi ekmek konusu nerden çıktı diyebilirsiniz? Aslında dünyada konuşulacak en önemli konulardan biri ekmek. Bir toplumun kültürünü ancak ekmekle öğrenebilirsiniz. Hatıralarımı şöyle yokladığımda birçok ekmek aklıma geliyor. Mesela köyde erkekler Çarşamba günleri Azdavay’a pazara gittiğinde köyün kadınları furunu (fırını) olan bir eve gider hamur teknelerini oraya taşır fırın çöreği yaparlardı. Kokusunu harmandan duyardım. Koşa koşa gider bir tane yumurtalı çatal yaptırmak için büyüklere yalvarırdık. Sonra babamın çok sevdiği ve bir türlü benim tat alamadığım kül çöreği var. Rahmetli babaannem külün içine gömerdi. Sonra hamurlu ekmek var. Hala çok seviyorum bu hamurlu ekmeği. Şöyle ikiye yarıp içine peynir ve domatesi güzelce dizeceksin, üzerine bir de kıvırcık. Sonra saracaksın öğlüğe (önlük) götüreceksin kıra hayvan yanına. Acıktın mı çıkaracaksın. Bu ekmeği yemenin keyfi hala damağımda…
Sonra tere ekmek var. Tere ekmek dedin mi duracaksın. En güzelini Azdavay’ın köylerinde yersin. Onca şehir gezdim daha bizim oraların ekmeği gibisini görmedim. Yağlı başka güzel olur, kurutulmuş başka güzel. Kurutulmuşunu da ayrana doğrayıp yemenin tadı da başka… İstanbul’dakiler şimdi corn flakes yiyorlar. Ben çocukken yiyordum kurutulmuş ekmeği ayranın içinde, sütün içinde.
Ispanaklı, etli, mantarlı, eşimüklü (lor), şekerli, peynirli, yağlı artık köyde hangi güzel ot yetişiyorsa onun içine şöyle güzelce yerleştirilip sacda pişirildiği ekmeklerimiz bambaşkaydı.
Bakın bu yazıda dilimi tutmayı başardım. Kimseye saldırmadım. Kimsenin hakkında konuşmadım. Ben diyorum zaten bizim meselemiz ekmek meselesi, koltuk değil. Ama büyüklerin bir sözü var; sen ne anlatırsan anlat, karşındaki anlayabildiği kadarını anlar.
Azdavay’dan hala fotoğraf bekliyorum. Yoksa Azdavay’a kar yağmadı mı? Haydi, eller fotoğraf makinelerine ve sonra [email protected] adresine e-posta atmaya.
Dua ile”
Böyle demişiz yıllar önce. Selametle…