Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Okuyoruz şükür. Elimize tutuşturulanlardan ziyade elimize aldıklarımızı… Gezmek meselesine gelince, onu ancak tatillerde yapabiliyoruz. Beni sosyal ağlardan takip edenlerin de bildiği gibi bu yıl Kastamonu’yu gezdik. Hem de ilçe ilçe gezdik. Kiminle mi gezdim? Tabi ki ailemle… Evlatlarıma gururla Kastamonuluyum demeleri için her yerini gezdirmeye çalışıyorum.
Bu seneki güzergahımız Küre, İnebolu, Abana, Bozkurt ve Devrekani. Bu hafta ki yazımda İnebolu’dan bahsedeceğim.
Malumunuz Azdavaylıyım. Azdavay’dan başlangıç noktası alıp, Ağlı’nın karşısındaki Küre-İnebolu dönüşünden yola koyulduk. Küre’ye kadar işler çok güzeldi. Her yeri seyrediyorduk. Üç-beş kilometre yol gidiyor, sonra duruyorduk. Çocuklarla bulunduğumuz yerlerin eşsiz güzelliğini seyrediyorduk. Hele ki Küre ilçesini tepeden gören mevkiye geldiğimizde… Gördüğüm sahneyi anlatamam. Küre’nin tepesindeki dağ yontulmuş. Çok büyük bir şantiye var. Harıl harıl çalışıyorlar. Ama Kürelilere küçük bir önerim var. Lütfen oralara bir yere Küre’yi seyredebileceğimiz bir yer oluşturun. Azdavay’ın seyir terası gibi pahalı bir şey yapmanıza gerek yok.
Bir süre oraları izledikten sonra yola devam ettik. Ettik etmesine ama yollar da çalışma var. Arabanızın hızını yavaşlatıp kırk kilometre yolu bir saatte gidebiliyorsunuz. Her yerde karayolları… Zar-zor indik İnebolu’ya. Ne şanslıymışım ki İnebolu’nun pazarı varmış. Ama önce sahile indik. Çok güzel bir sahil yapmış belediye. Dalgalar denizde şahlanıyor, siz kenardaki masalı banklarda oturup izliyorsunuz. Müthiş manzaralar ortaya çıkıyor ve keyifle izliyorsunuz. İnsanları güler yüzlü. Bir süre oturduk orada. Birçok insanla tanıştık ayaküstü. Sonra oturacak kapalı bir mekan aradık. Hemen limanın girişinde çok nezih bir kafeterya ile karşılaştık. Tasarımı harika. Keyifle oturulabilecek bir yer. Çalışanları güler yüzlü. Hatta bir köpekleri bile var. Çocuklarım bir süre onunla vakit geçirdiler. Müşterilerine kablosuz ağdan interneti de ücretsiz veriyorlar. Fiyatları da öyle sahil şeritlerindeki yerleri gibi pahalı değil. Yani yoldan sonra iyi geldi oradaki koltuklarda dinlenmek.
Dinlendikten sonra İnebolu’yu gezelim dedik. Nereye gidebiliriz diye İnebolululara soralım dedik. Sorduk sormasına ama maalesef aldığımız cevap çok ilginçti;
“Buralarda öyle gezilecek yer yok, aşağı gidersen sahilde üç beş yer var. Abana’ya doğru giderseniz de gitmiş olursunuz. O kadar. İnebolu burası. Ne bekliyordunuz ki?”
Bu cevap beni çok şaşırttı. Demek ki insan içindeyken kıymetini bilmiyor bulunduğu yerin. Oysa ben yirmi yıl önce geldiğim İnebolu ile ilgili onlardan daha çok şey biliyordum. Peki, bu kimin ayıbı. O amcalar ve teyzelerin ayıbı değil. Benim ayıbım. Benim gibilerin ayıbı. Sayın Karadeniz; bizim ayıbımız.
Gereş ve Apaş tepelerini görmeden gelmek olur mu? Ya da Yeni Cami’deki güneş saatini görmemek… Olmazdı. Biz de gezdik gördük. Sonra kadınlar pazarını gezdik. Adım başı bir tezgah. Köyündeki tarlasından, serasından ve bostanından ne toplamışsa getirmişler. Organik mi? Bilmem ama memleketimin ürünü. O toprakların mahsulü. Bazıları ile sohbet ettik. İnebolu Belediyesine teşekkür ediyorlardı. Onlar için böyle bir pazar açılması İnebolulunun parasının yine İnebolu’da kalmasına sebep oluyor. Düşünenin aklına sağlık… Oysa ben başka ilçelerimizde metruk binaların içinde oluşturulmuş, bir masa dahi verilmemiş, merdiven başlarındaki kadınlarımızı da gördüm. Ama İnebolu belediyesi harika bir iş yapmış. Marifet iltifata tabidir. Katkılarınız için teşekkürler.
Sonra Gereş tepesinde soluklandık ailemizle. Nefis bir ortam. Muhakkak görmelisiniz.
İnebolu’da gördüğüm başka bir güzellikten daha bahsetmek isterim. Bir çok ilçede araçlar cadde boyunca yol kenarlarına dizilir. Ama İnebolu belediyesi ücretsiz otopark oluşturmuş nehrin kenarına. Sizler aracınızı gidip oraya bırakabiliyorsunuz. Güzel bir düşünce. Şehir de gezme fırsatı buluyorsunuz.
Sıkıntılı gördüğüm tek husus ise; başı boş köpeklerin çok olmasıydı. İstanbul’u aratmıyor. Konuştuğum insanların çoğu bu sorunun tüm ilçelerimizde olduğunu söylüyor. Bu konuya da belediyenin el atması gerekiyor.
Selametle kalın.