İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. ERDOĞAN BEKTAŞ

ERDOĞAN BEKTAŞ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Kastamonu eski valisi.

Kastamonu’da görev yaptığı süreç içerisinde böyle bir yazı yazar mıydım? -Hayır. Çünkü o zaman böyle bir yazı yazmanın adına “şey” derler. Niyetin ne olursa olsun “ şey !” Bunun için ben de gidişini bekledim.

Manisa niree, Gastamonu nire…

Merkezin güçlü olduğu devlet yönetimlerinde vali, iki yönlü önem taşır: Merkez-yerel bağlantısının baş aktörü olması ve yerelde kamunun en üst başvuru mercii olması.

İnsan, hangi görevde ve makamda olursa olsun önce insan sonra yurttaştır. Daha sonra bir ana-babanın çocuğudur, eştir, babadır-annedir, amcadır, dayıdır; haladır, teyzedir. Ama ilk sırada hep “ insan”  vardır. Tabii ki insanın da iyi olmayanı vardır. Ama iyi olmayıp da iyi olmaya çalışanı var mıdır, bilmiyorum. Hani, “ gelişmekte olan” var ya, O, aslında düpedüz gelişmemiştir de…

Görebildiğim ve gözlemleyebildiğim kadarıyla yazacağım Bektaş hakkında.

İnsan olarak hiçbir eksiğini görmedim. Yurttaş kimliğini ve sorumluluğunu her zaman, her yerde rahatlıkla yansıtabiliyordu. Bu, yönetiminden sorumlu olduğu kamu açısından oldukça önemli, olumlu bir özelliktir.

Enerjisi yüksek düzeydeydi ve bunu görevi için harcarken mutlu görünüyordu.

Gülümseyen bir disiplini vardı. Bu, işlerin zamanında ama çalışanların işlerini istekli yapmalarını – yeni demeyle motivasyonu- sağlayıcıdır.

İşini iyi ve doğru yapan insanların “göze girmek”  diye bir dertleri olmaz. Böyle dertleri olanların ellerinde cep telefonu, sağa sola “twet” yetiştirdiklerini biliyor bu ülkenin insanları.

Akılcı ve kararlı bir yönetim anlayışı vardı, diye/biliyorum. Bireysel anlamda popüler olmak yerine üretmeye dönük çalışmaları dikkate değer orandaydı.

Üst düzey bir kamu görevlisi için konuşmak ne kadar önemliyse, dinlemek ondan da önemlidir. Bildiğim ve gözlemlediğim kadar dinlemekten yorulmuyordu. Bu da doğru ve yerinde kararlar verebilmesinin bir sırrı olsa gerek.

Başta Sivil Toplum Örgütleri olmak üzere basınla ve halkla ilişkileri samimi bir düzeylilikte idi. İkna olduğunda gözünü karartıyor ama ikna olmadığında yalnızca “ Nuh (!)” diyordu.

Bu ülke, görmemişlikten gelen, oturup göbek yapan, koruma ordusuyla gezen, halka tepeden bakıp aşağılayan, devlet olanaklarını kendi egosunu tatmin için kullanan, görev yaptığı yer ve zamanda “iyi ki gitti” den başka bir eser bırakmayan, dün dediğini bugün unutan ne yöneticiler gördü. Erdoğan Bektaş’ta bunlardan herhangi birine tanık olmadım, duymadım.

Özetlemek gerekirse: “Böyle valiler de varmış” dedirtebilecek az sayıda vali içerisinde yer almayı hak etmiş birisidir, derim.

Ege kültüründen gelmemesine karşın, Soma toplu ölümünün hemen ardından Manisa’ya atanmış olması rastlantı (!)  olsa bile önemli diye düşünüyorum. Sorun çözme yeterliliği ile ilgili olabilir mi acaba?

Başarı dilemiyorum. Başarılı zaten. Yalnızca kolay gelsin diyebilirim. Kastamonu’da geçirdiği sürece yönelik, kendi adıma yurttaşça teşekkür ediyorum.

Bu arada, Kastamonu’da valilik yapmış ve emek harcamış olanları da unutmadığımızı da belirtmek isterim.

Düşünüyorum ve  “acaba” diyorum, “ Kastamonu mu şanslı, Nasrullah’ın suyu mu etkili? !”

Yeni valimize de “Hoş geldiniz” diyorum… 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!