Huzur ve refah sağlayan demokratik toplum her halkın temel arzusudur.
“Hukukun hâkimiyeti”, “şeffaflık” ve “hesap verilebilirlik” ise çağdaş ve modern bir toplumun yapı taşlarıdır. Demokrasiyi halk lehine inşa eder.
Ekonomik, sosyal ve siyasal gelişim bu yapı taşlarının üzerinde cereyan eder.
Muasır medeniyet seviyesine ulaşma ülküsü, eğer bugüne kadar gerçekleşmediyse, başarısızlığın temel nedeni “hukukun hâkimiyeti”, “şeffaflık” ve “hesap verilebilirlik” ilkelerinin hayat bulamamasındandır.
Bu üçlü sacayağı siyasal iktidarları sorumlu kılarken, halka yüksek hayat standartları ve bireylere de geniş kişisel özgürlük alanları oluşturur.
2011 yılında iktidar partisinin önemli bir beyannamesi vardı: Hedef 2023.
Beyanname esasen beş ana başlıktan oluşuyordu: “ileri demokrasi”, “büyük ekonomi”, “güçlü toplum”, “yaşanabilir çevre ve marka şehirler” ile “lider ülke”.
2021 başına geldik. Hangi hedefler ulaşılabilir? Sadece ekonomi üzerinden gidelim.
Türkiye on yıl önce açıklanan beş vizyondan biri olan “büyük ekonomi” gereği “2023 yılında 25 bin dolar milli gelir ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma” hedeflerine o kadar uzak ki.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) verilerine göre, ülkemiz on yıl önce 11.221 USD bir kişi başına milli gelire sahipken, bu 2020 yılında 7.715 USD seviyelerine kadar düşmüş. Oysa 2013 yılında milli gelir 13.000 dolara yaklaşmıştı.
IMF’nin Ekim ayı tahminlerine göre 2020 yılında 10.954 USD’lik dünya ortalamasının çok altında kalan Türkiye, 202 ülke içinde 78. sırada yer aldı.
Bu Kosta Rika, Bulgaristan, Kazakistan, Türkmenistan ve Karadağ gibi ülkelerin de gerisi.
Dünya Ekonomik Görünüm Ekim-2020 (IMF) raporunda Türkiye’nin GSYH’nin bu yıl 649 milyar dolara ineceği ve dünyanın en büyük ekonomileri arasında 20’nci sıraya gerileyeceği tahmin edildi. 2021 tahmini ise 652 milyar dolar ve 21’inci sıra. Bunun anlamı Türkiye uzun yılların ardından ilk kez en büyük 20 ekonomi listesinin dışında kalacak.
1960 ve 1980 darbeleri, 28 Şubat 1997 Post Modern Darbesi ve 15 Temmuz 2016 Darbe Teşebbüsü neleri hedef aldı bilinmez ama Türkiye’nin en önemli gelişme silahı olan insan kaynaklarını vurdu.
Onun için Türkiye Mercedes, Toyota, Hyundai gibi araba, Iphone, Samsung, Huawei gibi telefon, Microsoft, Facebook, Amazon gibi ileri teknoloji markaları yapamıyor.
Çünkü her darbe ve teşebbüsü olağanüstü bir dönem getiriyor. “Hukukun hâkimiyeti”, “şeffaflık” ve “hesap verilebilirlik” askıya alınıyor. Ülkenin tek küresel rekabet üstünlüğü olan insan kaynaklarını sıfırlıyor.
Bir de olaya böyle bakalım. Belki 2021 adaletle kalkınma yılı olur. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, “2021’de hukuk ve ekonomide reform” yılı bildirgesini hayata geçirebilir.
En temel yolu izler. Yargı kararlarını uygulamak devlet olmanın gereğidir. Takipsizlik ve beraat almış mağdurların, itibarını kabul ve haklarını iade eder.
Kanayan yaralar durur. İnsan kaynaklarını güçlendirir.
Ve “hukukun hâkimiyeti”, “şeffaflık” ve “hesap verilebilirlik”, adil bir yargı, güçlü bir ekonomi, huzurlu bir toplum ve gerçek bir demokrasi inşa edebilir.