Eskiden…
Büyüdüğünüzde;
Doktor olmak,
Avukat olmak,
Öğretmen olmak,
Mühendis olmak geçer akçeydi ideallerimiz için…
Çocuklarımızın sağlam bir karakter, donanımlı bir tahsil, ahlak ve terbiye sahibi olması mesleğinden, parasından, makamından, mevkisinden önce gelirdi…
Hatta bu hasletler toplum nezdinde de kişinin değerini ve kalitesini ölçme kriterleriydi…
Eskiden…
Adam olmak geçer akçeydi…
…..
Artık dilimize vurdu desek yeridir;
“Ya topçu ya popçu olacaksın bu devirde!
Öyle ya!
Bir şarkın tuttu mu seni kimse tutamaz!
Saman alevi misali parlayıp sönmen bile yeter!
Sen artık SANATÇI olmuşsundur!
Çocukluğundan itibaren peşinde koştuğun meşin bir yuvarlak
Bir büyük takıma transfer oldun mu
Altın yumurtlayan tavuğa dönüveriri birden…
Değil beş – on yıl, değil bir sezon;
İmzayı attığın anda sözleşmeye, yedi sülalen kurtuldu demektir!
…..
Diğer tarafta;
İstiklal Marşı’nı yazmış ve “o artık milletin malıdır” diyerek kendi eserlerinin neşredildiği kitaplara bile almamış bir adam yokluk içinde göçüp gitmiş bu dünyadan…
Bilim dünyasına çığır açtıran ecdadın,
Kendi buluş, keşif ve icatlarının üzerine torunları tuğla koyacakken,
Elin adamı geliştirip mucit yapılmış!
Senin ecdadın kendisinden nemalanıp öne çıkan Avrupalı bilim adamının gölgesinde,
Tarihin tozlu sayfaları arasına sıkıştırılmış!
Sen zaferlerle, şan ve şerefle dolu tarihini kendi öz kaynaklarından değil de,
Seni bir yudum suda boğmak isteyenlerin kitaplarından öğrenip tarihine düşman kesilirken;
Elin adamı hezimete uğradığı savaşlardan bile yüzlerce kahramanlık filmi çekmiş…
Sen de tutup bir film çekecek olmuş ama tarihinin en büyük zaferini bir gayri Müslim top döküm ustasının maharetine bağlamışsın…
…..
Ne garip bir ironi değil mi?
Yıllar boyunca top peşinde koşmaktan başka bir şey yapmayan…
Bunu yaparken de çuvalla parayı cebellezine amenu yapan…
Türk insanın sırtından milyon dolarlar kazanan bir Brezilyalı’nın
Heykelini diken bizler…
Para ödülü olduğu için katılmadığı yarışmada,
Para almamak kaydıyla İstiklal Marşı’nı yazan,
Milli Şair’in koca ülkede toru topu üç anı müzesine sahibiz!
Milli Mücadele’nin manifestosunu kaleme aldığı, Ankara dışında İstiklal Marşı’nı ilk kez yayınlattığı ilde ise bir büstünü bile yapamadık!