İstamonu Yazarlar

AN GELİR

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

An gelir

Paldır küldür yıkılır bulutlar

Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet

O eski heyecan ölür

An gelir biter muhabbet

Çalgılar susar heves kalmaz

Şatârâbân ölür

On umut kırılmıştır

Kaf Dağı’nın ardındaki

Ne selam artık ne sabah

Kimseler bilmez nerdeler

Namlı masal sevdalıları

Evvel zaman içinde

Kalbur saman ölür

Kubbelerde uğuldar bâkî

Çeşmelerden akar Sinan

An gelir

-lâ ilâhe illallah-

Kanunî Süleyman ölür…

Bu dizeler Attila İlhan’ a ait. An’ların sonsuzluğu içinde bir an’lık gezinti yaptırır bize.

Bazı an’lar vardır, asırları barındırır içinde. Beklemek, bilmemek, susmak meselâ… Her yiğidin harcı değildir.

Acılar içinde kıvranan bir hastayı düşünün; ona sabahın ne kadar geç olduğunu… Sevdiği birini yoğun bakımda saydam bir kabinden izleyen birini düşünün. Sevdiğini bekleyen birinin saatlerin saniyeleri nasıl saydığını düşünün meselâ…

Keşkelerin hayatımıza üşüşmüş, zamanı umursamayan küstahlığını an’lar kucağımıza bırakır ve gider. En soysuz bizi birden sarsar. Savunma yapamazsınız, saldıramazsınız da. Sadece teslim olursunuz.

İnsan olmanın mecburiyetlerinden belki de an’ları yaşamak. Kaçamamak… Tutulakalmak…

Uzmanlar hayatımızda karanlıklar artmaya başladığında kendinize aydınlık bir köşe bulun ve oradan geceyi seyreder gibi seyre dalın diyorlar. Yani karanlıklardan bir ışık bulun kendinize. Kendi huzurunuzu kendiniz oluşturun diye.

An’ları yaşamak ve kıymetini anlamak zor…

An’ların duymak istemediğimiz sesini susturmak da…

En güzeli işte ikisi arasında kendimize bir pencere bulup seyretmek ve değerlendirebilmek…

Gerisi size kalmış…

Selam ile…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!