İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. 28 ŞUBAT’IN, SİVİL GENERALLERİ NERDE?

28 ŞUBAT’IN, SİVİL GENERALLERİ NERDE?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

28 Şubat döneminin genelkurmay başkanı ifadesi alınarak denetim altına alındı. Gazeteler birinci adam tutuklandı diye yazdılar.  Çok iyi oldu diyenler, 28 Şubat döneminde, zulme ortak olanların daha çok sevindiklerini görüyoruz.

Bir vesile ile muhabbet ortamında konu darbe idi. O toplumda 28 Şubat döneminde zulme ortak olan bazı kişileri çok iyi tanıyorum. Bazı kişiler, bazılarının zulme uğraması için da özel gayret sarf ettiklerini de biliyorum. İşte bu arkadaşlar, bugünler mağdurum diyerek çok konuşmaktadır. Bu kişiler ise 28 Şubat döneminde Refahyol iktidarından mağdur olduklarını ifade ederek 28 Şubatın nimetlerinden istifade ettiler. Aynı anlayıştaki kişiler ise 28 Şubatta mağdur olduklarına vurgu yaparak bugünün nimetlerinden istifade etme gayretindedirler. İşte bunlar, sivil darbecilerdir.

28 Şubatın destekçileri, bugün kendilerinin mağdur olduklarını her defasında vurgu yapmaktadırlar.  Eğer bu arkadaşları tanımazsam yürekten inanacağım onlara… Bu gibi insanların durumları ayrı bir yazı konusudur.

Herkesin yazması, çizmesi ve konuşması çok güzel bir gelişmedir… Çünkü demokrasiyi öğrenebilmek, geçmişten ders almak ve huzura kavuşmak içim çok güzel bir gelişme… Ancak 28 Şubat post – modern darbenin nedenlerini kurcalamakta da yarar vardır.
Karadeniz TV’de Hulki Cevizoğlu’nun programında Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’ye;

Namaz kılar mıydınız?

Evet

Namaz kıldığınız için terfilerinizde bir sıkıntı gördünüz mü?

Hayır, ama bazı komutanlarımız üniforma ile namaz kılmayın resimleriniz çekilir söylemlerinde bulunurdu… Daha doğrusu benim huyumu bildikleri için pek sıkıntı görmedim. Ama bazı arkadaşlarımın zorla içki sofrasına çağrıldığını, içki içmesi için ve hanımlarının başlarını açması için komutanlarının baskı yaptığını duydum…

28 Şubatın kaynağı konusunda bir şeyler söyleyebilir misiniz?

28 Şubata gelmeden önce darbeyi düşünenler, kendilerine muhalif gurubu tasfiye eder. 1993 yılından itibaren dindar subayların tasfiyesine başlanmıştı. Diğer görüşlerde bulunan subaylar da vardı ama genelde dindar subaylar daha çoktu. 1971 muhtırasında ise solcu subaylar ordudan atıldı. Bu tasfiyeler irtica kavramı etrafında yapılıyordu. Rusya federasyonunun dağılmasıyla NATO’nun düşmanı kalmadı. Düşman olarak İslam hedef alındı. NATO’nun dış işleri bakanları toplantısında İslam düşman olarak tespit edilmiştir. Dolayısıyla bizim bazı sivil ve askerler tarafından İslami, laikliğin tehdidi şeklinde gösterdiler.   Milli güvenlik belgesinde asker sadece 5. Maddesinde görüş bildirmesi gerekirken sivillerin yapacağı diğer maddelere de müdahale eder hale gelmiştir. Hal böyle olunca darbeyi düşünenler tarafından başörtüsü yüz kızartıcı olarak kabul edilmiştir.

Bu programdan anladığımı kadarıyla 28 Şubat post – modern darbenin ve diğer darbelerin arkasında biraz da dış istihbaratın maharetlerini aramalıyız. Şu muhakkaktır ki 28 Şubat post – modern darbesi ekonomi ile de İnanç ile de ve laiklik kavramı ile de bağlantılıdır. Bunların arkasında sivillerin, medya patronlarının ve bürokratların çok büyük desteği vardır.  Ama darbenin oluşması ve bazı sivillerin iktidara gelebilmesi için askerin zayıf tarafını kurcalayarak “başörtü, din, inanç ve laiklik kavramlarını bahane göstermeyi becerdiler. Ve 28 Şubat zengini oldular. Yani maksat hâsıl oldu…
Şimdi 28 Şubatın nedenlerini biraz irdeleyelim:

“1996 yazında Necmettin Erbakan`ın başkanlığındaki İslamcı RP ile başında onun en büyük muarızı olduğunu ilan eden Tansu Çiller`in bulunduğu DYP bir koalisyon hükümeti kurdular. TSK, büyük medya ve sivil toplumun güçlü kesiminin desteğiyle yürüttüğü psikolojik savaş sonucunda Refahyol hükümetini 1997 yazında istifaya zorladı. Anayasa Mahkemesi de bir yıl sonra RP`yi kapatıp, Erbakan ve bazı üyelerini siyasetten beş yıl süreyle men etti.
Peki, bunlar niye yaşandı? Öncelikle TSK`nın, İslamcı bir partinin iktidara ortak, liderinin Başbakan olmasını kabullenemeyişi nedeniyle. Şurası muhakkak ki, 1950`de çok-partili düzene geçilmesinden bu yana yaşanan çok sayıdaki askeri darbe, darbe tehdidi ve girişiminin hepsinin itici gücü, TSK`nın Kemalizm`in vesayetçi, otoriter laiklik ve tek kültürlülük anlayışına bağlılığıdır. TSK, Kemalizm`i her zaman “devlet içindeki devlet” konumunu meşrulaştırmak ve korumak amacıyla kullanmıştır. TSK bu felsefesiyle 28 Şubat`ta “irticayla mücadele” temalı ve bol dezenformasyonla, Refahyol hükümetini devirmeye yönelik kampanyayı başlattı.

TSK, hemen bütün askeri darbe ve girişimlerinde olduğu gibi 28 Şubat`ta da sivil teşvikçi ve destekçilerinden yararlandı. Muhakkak ki bu destek olmasa başarıya ulaşamazdı. Rakip (demokrasiye bağlılıkları şüpheli) siyasi partiler kendilerine iktidar yolunun açılması beklentisi içindeydi. Çeşitli alanlarda yatırımları olan büyük medya patronları, RP`nin iktidara gelmesiyle devlet ve hükümetlerle kurdukları çok kazançlı patronaj ilişkilerinin tehlikeye düşmesinden kaygılıydı. Büyük sermaye grupları devletin sağladığı avantaların RP iktidarı altında yükselmekte olan Anadolu sermayesine akması olasılığından çekiniyordu. TSK`yı hararetle teşvik eden sivil Kemalist ve militaristlerin sayısı da az değildi; bugün de değil.” Batan bankalarda 63 milyar doların sivillerin cebine gittiğini kargalar da biliyor.  Karadayı kadar 1.2.3. derecede aktif olan sivillerin olduğunu anlamamız ve bilmemiz gerekiyor.
Geçmişi hatırlarsak Necmettin Erbakan, Başbakan olarak doğalgaz almak için İran’a gitmişti. Medya patronları, manşetten şunu demişti. İran’dan rejim ithal ediyoruz. Doğalgaz alınmaması için her türlü çığırtkanlığı yapmışlardı.  Aynı medya şunu da biliyordu. Amerika, petrol ihtiyacının %40’ını İran’dan alıyordu… Ama söz konusu medya Amerika için İrandan rejim ithal ediyor, tehlikeli rejimdir. Amerika İran’dan petrol almaması gerekirdi, diyemedi… Şimdi 28 Şubatçılar mı yargılanmalı yoksa 28 Şubatı destekleyen medya patronları mı ve siviller mi? Ama önce yalakalar yargılanmalıdır.

Mehmet Ali Birand’ın “ Son Darbe 28 Şubat”  kitabı çok iyi analiz edildiğinde 28 Şubat sürecinde sivillerin nasıl aktif olduklarını görmek mümkündür. Saygılarımla…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!