Hüseyin Karadeniz ile SÜRMANŞET’in Konuğu: Hasan Yılmaz…
2005 yılında çıkardığı “Bi saniye” albümünde yer alan “Salla” şarkısı ile tüm Türkiye’yi sallayan ve yüz binden fazla albüm satış rekorunu yakalayarak, “Altın Plak Ödülü”nü alan bir isim Hasan Yılmaz.
2001 yılında başladığı müzik hayatında, daima üretkenliğiyle ön plana çıktı.12 yıla, 14 albüm sığdırıp başarısıyla fark yarattı… Tüm bunları yaparken de orijinal kalmayı başardı.
Göbek bağının hiç kopmadığı, memleketim ve toprağım dediği Kastamonu’da olup bitenden ise bizim kadar haberdar. Yılda 8-10 kez gittiğini, anılarının daima canlı kaldığını söylüyor.
Kendi öz benliğini sanatına katan, özgün olmayı, işini düzgün yapmayı görev edindiğini davranışlarıyla belli eden bir yapıya sahip…8 yıl önce güçlü bir akımla geniş kitleleri peşinden sürüklediği gibi son albümü “Neyin Kafasını Yaşıyorsun Sen” ile de adından yine sıkça bahsettirmeye iddialı. Türkiye’nin sevilen sesi, “siz ve biz kadar, doğma büyüme Kastamonulu… Bu haftaki Hüseyin Karadeniz ile SÜRMANŞET’in konuğu Kastamonu’muzun ulusal medyadaki melodi sesi ve karşınız da Hasan Yılmaz
… Memleketinizi çok sevdiğinizi biliyoruz. Kastamonu sizin için ne ifade ediyor?
Ben memleketimi 40 yaşımdan sonra daha çok sevmeye başladım. Önceden senede 2 kez giderdim şimdi 5- 6 kez gidiyorum. “Nöruyon” dediklerinde hoşuma gidiyor. Kastamonu’yu hiçbir şeye değişmem. Benim Hasan Yılmaz olmam için önümde 5 senem daha var.
5 sene içerisinde ne hedefliyorsunuz?
Altın plak alana kadar her şeyi zorlayacağım. Sevgili dinleyenlerim ve hemşerilerimin desteğiyle bir ödül daha almak istiyorum. “Salla” adlı albümümle bir ödül aldım ve bir tane daha ödül almayı hedefliyorum. Bu hayal değil. Neden olmasın?
Şimdiye kadar kaç albümünüz çıktı?
34 yaşımdan sonra albüm yapmaya başladım. Şuan piyasada çıkan 14 albümüm var. 4 ay önce ‘Neyin kafasını yaşıyorsun sen’ adlı son albümüm çıktı. Albümde 11 eser mevcut.
“Önceliğimde İbadet vardır.”
Albüm satışınızda Kastamonu hangi sıralamada yer alıyor?
Maalesef en son sıralarda yer alıyor. Ankara, Antalya, Aydın ve Muğla ilk sıralarda yer alırken Kastamonu, Zonguldak, Karabük, Çankırı, Bartın’ da albüm satış sayımız çok az.
Sanatçılar gece hayatlarıyla daha bir öne çıkarlar. Ne düşünüyorsunuz?
Ben alkollü mekânda sahneye de çıktım, gece kulübümde oldu. Sanatçıların sanatları dışında özel hayatı ile tanınmasını hoş karşılamam. Her şeyin bir ayarı olmalı abartmamak gerek. Ben 5 vakit namazımı kılar, orucumu tutar, zekâtımı veririm. Allah nasip ederse hacca gitmeyi de istiyorum.
Din hayatınızın neresindedir?
Benim için 1. sıradadır. İnancım olmasa şuan yaşamamın hiçbir önemi yok. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışacaksın. Ben onu yapıyorum.
Kastamonuluların size olan ilgisi nedir?
Hasan Yılmaz olarak Kastamonu’da 7’den 70’e herkesin gönlüne girmişsem, bana “Medarı iftiharımız” deniliyorsa bu gurur verici bir şeydir. KASİAD’ın Yıldız Parkı’nda verdiği iftar programında Bayram Aslan, Bedri İnce’ye beni göstererek, “Bu kardeşimizi tanıyor musunuz? Bizim medarı iftiharımız Hasan Yılmaz” dediğinde ben çok duygulanmıştım. İstanbul’da 1,5 milyon Kastamonulu var ve ben gurur duyuyorum bununla. Ayakta alkışlarım hemşerilerimi, alkışlıyorum da.
Emekli olursanız nerede yaşamak isterseniz?
Kastamonu’ya yerleşip işlerimi oradan takip etmeyi çok isterim. Köylerimizde okul ve camilerin durumu pekte iyi değil. Oraları yenilemek isterim. Çok param olsa çocuk okutmak isterim. Allah çocuklarımızla imtihan etmesin. Çocuklarımız devlete ve millete hayırlı insanlar olsunlar. Ben bunu gönülden isteyen bir babayım.
“Yüz bin satan albümün sahibiyim”
Kastamonu’daki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kastamonu gün geçtikçe daha da gelişiyor. Hizmet sektörünün genişlemesiyle birlikte hizmet kalitesi de arttı. Önceden geceliği 30 TL’ye konakladığım otelde, şimdi 150 TL’ye kalıyorum. Kastamonu Üniversitesi, Polis MYO, acemi birliği Kastamonu’ya çok şey kattı.
Sizi çok etkileyen unutamadığın bir anınız var mı?
Hiç ummadığım bir anda altın plak sahibi oldum. MÜYAP ve Kral TV’nin düzenlemiş olduğu çok satanlar listesinde “Salla” albümüm ile altın plak ödülü kazandım. Benim için çok büyük bir mutluluktu. O dönemde “Bi Saniye- Salla” albümüm, Candan Erçetin, Şebnem Ferah, Deniz Seki, Kibariye, Ebru Gündeş’in albümleri kadar sattı. Bu rakam 100 binin üzerindeydi. Ödül dışında ise; Antalya’da 40 bin kişiye konser veriyordum, sahnede geri geri gelirken platformdan düştüm (gülüyor). Sonrada hemen içeri girdim. O gün hem komik, hem ilginçti.
Albümlerinizin adları nelerdir?
1998’de ilk kasedim ‘Acımasız Yıllar’ Kastamonulu Hasan adıyla çıkmıştı. Kaset tutunca ikinci albüm, “Davacıyım hâkim bey, bu kız kalbimi çaldı” ile Unkapanı’nda adımı duyurmaya başladım. Üçüncü albümümün adı “Döktür Muazzez’di.” Sırasıyla; ‘Neredesin’, ‘Döncem ben sana’, ‘Yalan mı?’, ‘Ver coşkuyu’, ‘İstanbul’un babası’, ‘Çak’ ve ‘Öptüm’…
Hasan Yılmaz’ı sadece şarkı söylüyor sanmayın, sözlerini de yazıyorum. Komple sanatçı olduğumu da düşünüyorum. (Gülerek)”Bi saniye bakmadı, aşkım dedim takmadı, ateşinle yak dedim, kibrit bile çakmadı…” Birde ben şahsen anılarımla anılmak isterim. Derler ya insan ölür eseri kalır diye.
Bir şarkınızda 20 ilçe adı vardı. Neden böyle bir çalışma yaptınız?
Ben memleketimi gerçekten de çok seviyorum. Aşığım bir nevi. Kastamonulu Hasan Yılmaz adıyla yeterince tanınıp kendimi kanıtladıktan sonra, “Artık Türkiye beni tanımalı” diye düşündüm. Dördüncü albümün ismini “Neredesin”de artık Kastamonulu Hasan Yılmaz değil, sadece Hasan Yılmaz olarak anılmak istedim. Tabii bu işin bir riski vardır. Ya Kastamonulu hemşerim küserse?
“Neredesin eserimin amacı Kastamonulu hemşerilerimi üzmemekti. Kastamonu’da 20 ilçe var. Öyle sözler yazdım ki, bir şarkıya 20 ilçenin adını sığdırdım. Böylece kimsenin bana kırılmadığını da düşünüyorum.
Hayatınızda keşkeleriniz oldu mu?
Hayır, olmadı. Ben hiç arkama bakmadım. Hep önüme bakar, ileriyi görmeye çalışırım. Dün giydiğim kıyafet belki bugün yakışmaz, dün okuduğum eser belki bugün tutmaz.
Hep sanattan konuştuk birazda sizi tanıyalım…
Bu benim ilk röportajım. 1967 Hanönü Küre Çay köyünde doğdum. 3 kardeşin en küçüğü benim, 2 ağabeyim var. İlkokuldan sonra 1982 yılında İstanbul’a geldim. 4 sene tekstil sektöründe çalıştım ve askere gittim. Askerden geldikten sonra Sarıyer’de tanker şeklindeki kamyonların şoförlüğünü yaptım.
“İstanbul’un Babası” şarkısında da kamyon şoförlüğü yapıyordunuz…
Evet, eskilerden esinlendim.
Her ne olursa olsun, eskilere karşı hep özlem duyuluyor değil mi?
Tabi ki… Benim hala kamyonlarım var ama ben işletmiyorum, ağabeyim işletiyor. Şu an sanat camiasında bulunmasaydım, kamyon şoförlüğüne devam ederdim. Arada kamyoncuların tesislerine gider yemek yerim. En güzel yemekler orada çıkar.
Kaç çocuk babasısınız?
19 yıllık evliyim,2 kızım var. Kızlarım üniversiteye gidiyor. Biri İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde İç Mimarlık, diğeri de İstanbul Işık Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi okuyor.
Anne ve babanız sağ mı?
Hayır, ikisi de vefat etti. Onlar şuan Hakk dünyada biz ise yalan dünyadayız. Babam mürüvvetimi gördü ancak annem göremedi. Rabbimden her ikisine de rahmet diliyorum.
Manevi babam dediğiniz bir isim var mı?
Araçlı hemşerimiz İşadamı Bekir Baş’a manevi babam diyebilirim. İstanbul’da birbirinden değerli büyüklerim var. Sayfalar yetmez yazmaya. Onlar,benim hayatımda yeri ve önemi çok fazla olan insanlardır.
“İstanbul’a iyi ki de gelmişim” diyor musunuz?
Her zaman söylerim. İnsanın kaderi ana rahmine düştüğü andan itibaren başlar. Kastamonu’da kalsaydım asla bu konumlara yükselemezdim. İstanbul’la entegre olmamız bir nevi Türkiye ile entegre olmamızı sağladı.
Sanatçı olma yolunda ilerleyenlere nasıl bir tavsiyede bulunursunuz?
Hayatta her insan öğrencidir. İşinde ehil olmayan kişiler piyasaya çıktıktan sonra sanat, değerini yitirmeye başladı. Bütün bunlara rağmen sanatı iyileştirme çabasına girmemiz gerek. Ben denizde yüzen bir gemiyim. Gemi rotasını yavaş yavaş alır. Bugün biri gelir albüm çıkarır ertesi ay kaybolur. Ben öyle olmak istemiyorum. 15 yıldır ayakta kalmayı başardım. Arkamda bir şey bırakabildiysem ne mutlu bana. Şuan nasıl Mahsun-i Şerif, rahmetli Neşet Ertaş, Ahmet Kaya türküleri ile hala anılıyorsa önemli olan budur. Benim için fark etmez dili, dini, ırkı, rengi.
10 soru – 10 cevap
Kastamonu?
Anavatanım
İstanbul
Ağlıyor
Para?
Gerekli
Evlat?
Miras
Türkü?
Hasan Yılmaz
Sanat?
Emek
İbrahim Tatlıses?
Babacan
Müslüm Gürses?
Unutulamayan
Komşuluk?
Ekmek
Din?
Hayatımın merkezi